12 Nisan 2011

Atatürk’ün 1000 lirasına 250 bin euro istiyor

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

Atatürk’ün 1000 lirasına 250 bin euro istiyor

Mesajgönderen pertahmet » Sal Eki 06, 2009 7:42 am
Güvendik Fişekçioğlu, elindeki tam takım 1. emisyon banknotu satışa çıkardı.

Fişekçioğlu, 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1000 liralık 7 adet banknottan oluşan koleksiyona 300 bin euro değer biçti. Koleksiyonun en değerli parçası, ön yüzünde Atatürk portresi, arka yüzünde Sakarya Demiryolu Hattı bulunan koyu mavi renkli 1000 liralık banknot. Fişekçioğlu’nun bu banknota biçtiği değer ise 250 bin euro.

3 katlı ev alınıyordu
Yaşlandığı için 38 yılda topladığı koleksiyonu elden çıkardığını belirten Fişekçioğlu şöyle konuştu:
“Yurtdışında bastırılarak piyasaya sürülen, eski Türkçe yazılı 1. emisyon banknotlar, harf devrimi yapıldıktan sonra 2. emisyon banknotlarla değiştirildi. 1. emisyonun en büyük banknotu olan 1000 liralık çok nadir. Dünyada bunlardan sadece üç tane var. Atarük döneminin parası çok değerliydi. 1000 liralık banknotla o yıllarda İstanbul’da üç katlı ev satın alınabiliyordu.”
Koleksiyonunun kurumsal bir firma tarafından satın alınıp bir müzede teşhir etmesini arzu ettiğini belirten Güvendik Fişekçioğlu şöyle devam etti: “Osmanlı, Memluk, İlhanlı, Bizans, Emevi, Abbasi, Kırım Hanlığı, Anadolu beylikleri paralarından oluşan bir müzemiz olmalı. Devlet desteklerse müzecilerimiz ve koleksiyoncularımız böyle bir müze kurmayı başarabilirler.”



Dünyada üç kişide var
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne kadar piyasaya sekiz kez banknot (kağıt para-kaime) sürdü. Bugün, 8. emisyon dediğimiz banknotları kullanıyoruz. 8. emisyon, 1, 5, 10, 20, 50 ve 100 YTL’lik banknotlardan oluşuyor. 2009’da 9. emisyon banknotlarla tanışmaya hazırlanıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk döneminde piyasaya sürülen 1. emisyon ise 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1000 liralık yedi adet kağıt paradan oluşuyor.
Harf devriminden önce dolaşıma çıkarılan, üzerleri eski Türkçe ve Fransızca yazılı bu banknotlar, koleksiyon piyasasında çok değer kazanmış durumda.
Dünyada, Türkiye Cumhuriyeti’nin dolaşıma sürdüğü 1. emisyon banknotların tümüne sahip olan üç kişi var. Güvendik Fişekçioğlu, bu üç kişiden biri. 1. emisyonun diğer örnekleri biri Türkiye’de, diğeri İsviçre’de yaşayan iki Türk’te bulunuyor.
Atatürk'ün bin liralık banknotu 125 bin dolar

Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne kadar kullandığımız tüm kâğıt paraların eksiksiz koleksiyonu 250 bin dolar değerinde. Dedenizden ninenizden kalma kâğıt paranız varsa mutlaka bir bilene gösterip değerini öğrenin

BÜLENT YARDIMCI

Para koleksiyonu ile uğraşanların üye oldukları bir dernek var. Adı, Türk Nümismatik Derneği. Benim de üye olduğum bu derneğin başkanı Cem Mahruki. Bu yazıyı yazmak için korka korka başkanımı aradım. Korka korka diyorum çünkü yıllardır derneğe uğramamış ve aidatımı da ödememiştim. Neyse ki Başkanım, benimle evinde yaptığı uzun sohbette bu ayıbımı yüzüme vurmadı.
Türk Numismatik Derneği'nde uzun yıllar genel sekreter olarak görev yaptıktan sonra, ünlü bir koleksiyoncu olan Cüneyt Ölçer'in vefatından beri dernek başkanlığını yapan Cem Mahruki, tüm dünya para koleksiyoncuları tarafından tanınan ünlü bir isim. Ancak Türkiye'de Cem Mahruki'yi tanıyan pek az insan var. Türkiye'de geniş kitleler, Cem Mahruki'yi değil, daha çok AKUT Başkanı olan oğlu Nasuh Mahruki'yi tanıyor.
Türkiye'de Cumhuriyet dönemi kağıt para (banknot) koleksiyonunu tamamlamış olarak bilinen iki kişi var. Biri Güvendik Fişekçioğlu, diğeri ise Cem Mahruki.

Merkez Bankası'nda yok
T.C Merkez Bankası'nda bile Cumhuriyet dönemi kâğıt paralarının tam bir koleksiyonu yok. Bu Türkiye'nin bir ayıbı.
Cumhuriyet kurulduğundan beri yedi tertip banknot basarak piyasaya süren devletimiz, bunlardan birer adet saklayarak gelecek kuşaklara miras bırakmayı düşünmemiş. 80 yıllık Cumhuriyet dönemi boyunca hiçbir Merkez Bankası başkanı bu ayıbı gidermeyi akıl etmemiş.
Merkez Bankası'nın elinde, bugüne kadar piyasaya sürdüğü pek çok baknotun aslı değil örneği var. Bu nedenle Cem Muhruki ile Güvendik Fişekçioğlu'nu zor bir işi başararak, tam bir Türk Banknotları Koleksiyonu yaptıkları için kutlamak gerek.
Cem Mahruki'nin verdiği bilgiye göre Merkez Bankası, zaman zaman piyasadan banknot satın alarak koleksiyonundaki eksiklikleri tamamlamaya çalışmış ama başaramamış. Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine 153 milyon lira tutarında kâğıt para kalmış. Cumhuriyet, 1927 yılına kadar Osmanlı'dan kalan kâğıt ve metal paraları kullanmış. İlk kez 1927 yılında 1. tertip, 7 adet banknot 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1000 liralık Cumhuriyet banknotları piyasaya sürülmüş. Atatürk'ün ve Cumhuriyet döneminde yapılan önemli işlerin resmi bulunan bu banknotlar, eski Türkçe ve Fransızca yazılı olarak yurtdışında bastırılarak tedavüle çıkarılmış.
Yeni alfabe ile basılan ilk banknot 1937 yılında çıkarılmış. Yeni harflerler çıkarılan bontnotlar çoğaldıkça, eski Türkçe olan eski banknotlar piyasadan
çekilmiş. Bu işlem, 1954 yılına kadar sürmüş.
İşte bu arada, 23 adet bin liralık eski türkçe banknotun geri gelmediği fark edilmiş. Yani, Merkez Bankası'nın piyasaya sürmüş olduğu 23 adet binlik banknot, yenisi ile değiştirilmemiş. Bunların şu veya bu şekilde zayi olduğu veya saklandıkları yerde unutuldukları düşünülmüş.
Türkiye'de kâğıt para koleksiyonu yapanların yaşadığı en önemli sorun işte bu binlik baknotlar. Merkez Bankası'nda bile bu binlik banknot yok. Bugün alanı satanı yok ama koleksiyon piyasasında bunların tanesinin 125 bin dolar edeceği konuşuluyor.

Madalyalar kitabı hazırlıyor
Türkiye Cumhuriyeti banknotları arasındaki ikinci nadir para ise yine bir binlik olan İnönü döneminin bin liralık banknotu. Eğer bu iki binliği bulursanız siz de eksiksiz bir Cumhuriyet dönemi kâğıt para koleksiyonu yapabilirsiniz. Eğer bunu başarırsanız, aşağı yukarı 250 - 350 bin dolar değerinde bir banknot koleksiyonunuz olur.
Böyle bir koleksiyonun kesin bir değeri yok. Değer, koleksiyonu oluşturan banknotların performansına göre yani banknotların ne kadar eskimiş ve yıpranmış ya da iyi durumda olduğuna göre belirleniyor.
Cem Mahruki, Cumhuriyet dönemi banknotları, Cumhuriyet dönemi madeni paraları (sikke), Cumhuriyet dönemi madalyaları ve jetonları, Cumhuriyet dönemi hatıra paraları ile Cumhuriyet dönemi altınları koleksiyonu yapıyor. Daha önce 'Cumhuriyet Dönemi Hatıra Paraları' kitabını yazan sevgili başkanım şimdi de 'Cumhuriyet Dönemi Madalyaları' kitabını hazırlıyor.

Siz de biriktirin
Merkez Bankası, bugüne kadar piyasaya 7 tertip banknot sürmüş. Şimdi yılbaşında 8. tertip yeni banknotlarla tanışacağız.
Ben şu günlerde elime geçen tüm 'çil'(hiç kırışmamış, kirlenmemiş) banknotları saklıyorum. Bunları oğluma miras bırakacağım ve bugün 14 yaşında olan oğlum inşallah iyi bir para koleksiyoncusu olacak. Koleksiyoncu olmasa bile, benim bıraktıklarımı satarak bir ihtiyacını giderecek.
Siz de benim gibi yapın, elinize geçen çil metal ve kâğıt paraları saklayın. Babanızdan, dedenizden kalmış bir para elinize geçerse bir kenara atmayın, bir bilene gösterip değerini öğrenin

Bizim devlet koleksiyoncuyu sevmiyor

Para ya da başka bir konuda koleksiyon yapmak bir zevk, merak ve kültür işi. Kimse silah zoruyla koleksiyoncu olmuyor.
Aklı başında ülkeler, koleksiyoncuları destekliyor ve teşvik ediyor. Çünkü koleksiyoncular, ülkenin taşınabilir kültürel zenginliklerini saklayıp koruyarak, gelecek kuşaklara aktaran saygıdeğer insanlar olarak görülüyor. Türkiye'de ise durum tam tersi... Örneğin ülkemizde metal para (sikke) ve kağıt para (banknot) koleksiyonu yapan meraklı sayısı çok az.
Darphanede kayıtlı olan 8 bin para koleksiyoncusu var. Ama bunlardan sadece bin 500 - 2 bini faal. Bu nedenle ülkemizde para koleksiyonu yapan meraklı sayısının bin 500 - 2 bin kişi olduğu tahmin ediliyor. Türk Nümismatik Derneği'nin üye sayısı ise 200 kişi dolayında.
Ülkemizin tarihi ve kültürel zenginliği göz önüne alındığında bu sayı çok az. Osmanlı, Bizans ve daha eski dönem paraları açısından çok zengin olan ülkemizde para koleksiyonculuğu gelişmiyor.

Türkiye kirli para cenneti
Devletimiz, para ya da başka bir konuda bilinçli bir biriktirme eylemi olan koleksiyon yapanlardan hoşlanmıyor. Tüm AB ülkeleri, her türlü koleksiyon için vatandaşlarını teşvik ederken bizim devletimiz çıkardığı yasarlarla koleksiyon yapmaya heves edenleri korkutuyor ve caydırıyor. Türkiye'de koleksiyon yapanlara 'eski eser kaçakçısı' gözüyle bakılıyor.
1983 yılında yürürlüğe giren '2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu', para koleksiyonu konusunda getirdiği kısıtlama ve uygulamalarla meraklıları korkutuyor. Paranın eski eser olmaması gerektiğini savunan Türk Nümismatik Derneği, 2863 sayılı yasadaki koleksiyoncuyu korkutan hükümlerin değiştirilmesini talep ediyor.
Gerçekten meraklı insanlar yasal olarak para koleksiyonu yapmaya çekinirken, bu işin ticaretini yasa dışı yollardan yapanlar hiçbir şeyden korkmadan işlerini yürütüyorlar. Yasal olarak koleksiyon yapanları adeta taciz eden devletimiz, yasa dışı antika para ticareti yapanların, ülkemizin kültürel ve tarihi zenginliklerini yağmalamasını kayıtsızca seyrediyor.
Yurtdışındaki koleksiyonlar, Anadolu'dan kaçırılan, Selçuklu, Moğol, Karamanlı, Osmanlı, Roma, Bizans, Bitinya, Bergama vb. dönem paraları ile zenginleşirken, ülkemizde zengin bir koleksiyon

PARA KOLEKSİYONU DEĞERLERİ

Osmanlı paralarının Avrupada artan piyasa değerleri


Osmnali paralarinin Avrupa da gün gectikce artan piyasa degerlerinin bir türlü önü kesilemiyor, bir kolleksiyoncu olarak ben bundan asiri bir derecede rahatsizlik duyuyorum.
Evet, aslinda piyasa degeri artan paralar beni cok mutlu etmeli fakat is bildiginiz gibi degil.Beni rahatsiz eden tarafi ,Avrupa da yasayan Türk assilli soydaslarimizin
ata yadigari dedikleri eserlere cok büyük paralar yatirmalari ve bu nedenle rantci sermayenin tekeline kurban gitmeleridir.

10 yil öncesi bu kadar rahbet görmeyen Osmanli Sikkeleri ,(son 6 Padisah döneminden önceki paralar) su zamanda astronomik denilecek fiatlardan alici bulmakta. Türkiye de zaten bu paralarin kolleksiyonunun belli sartlara ve belgelere ihtiyac dulularak yapilmasi bir kenara ,Avrupa da satin alinan paralarin TC Devletinde zaten yasakli olmalari Avrupada ki Türk soydalarimizin pek bilgisine sunulmuyor nedeni bireylerin bilinclenmesini engellemek ve piyasada dengeyi tekelin elinde tutmak.)(Bizim Türkleri Avrupada körü körüne bilinc disi bir kolleksiyon meraki sarmasi da bu tiplerin isine geliyor..Bu paralar ata yadigari olarak yabanci tekel sermayeden satin aliniyorlar.

Sürekli dile yabanci rantci sermayeyi dile getiriyorum aslinda benim bir sorunum yok bu sermaye ile ,cünki bilincli kolleksiyoner zaten bu tür rantci sermayeye rahbet göstermez
beni endiseye düsüren burada yani Avrupa da büyük bölümü iste ALMANYA da olan ve kolleksiyona (yani hatira olsun diye bir seyler alan ,kolleksiyon fikrinden uzak) yeni baslayan Türkler.

Alinan paralarin piyasa degerleri hakkinda bir kac örnek vermek istiyorum;
Mesela: 1203 III Selime ait 2 Kurus,(Zolta) gümüs senesi önemli degil 2 yil önce bu tür paralarin piyasa degerleri 5,00€ ile 10,00€ arasinda idi, simdilerde 20,00€ ile 80,00€ dan alici buluyorlar.
2,20 Kurus 1255 den itibaren (tahsisi sikke devri sonrasi paralar) yine ayni zamanlarda 5,6,7,8€ lardan satilirken simdilerde en hasat olmus kolleksiyon degeri düsmüsleri 15,00€ dan itibaren satiliyorlar.Bir digeri ise 5 Kuruslar,4€ iken bu paralara suan 13,00€ ya kadar fiat biciliyorlar arti bu saydigim paralarin icerisinde ENDER olanlar HARIC .

3, Osmanli dönemi 926 dan 1255 e kadar olan altin olmayan kolleksiyon degerleri düsük tüm paralarin RESMI OLMAYAN VE GÜNLÜK VEYA HAFTALIK SAYILABILECEK PIYASA DEGERLERI FRANKFURT KOLLEKSIYONERLER DERNEGI PARA BORSASINDA tespit edilip RANTCI MÜNZEN HÄNDLER yani eski para ticareti yapan sirketlere dagitiliyorlar.

Bu paralarin satildigi en önemli Online sayfalarindan birisi EBAY ve digeri ise bu sitenin yan kurulusu olan web siteleridir.Sadece ebay sitesinin Türk ve <islam paralari
katagorisinde aylik ciro yaklasik olarak 15.000€ ile 20.000€ arasinda ve yine aylik satisa sunulan para miktarlari 500 adet ile 800 adet arasidir bu satislar tabiki sadece rantci sermaye tarafindan yapilmiyor ,özel sahislar da buralardan para alip satiyorlar fakat piyasanin rantci sermayenin elinde olmasi bu sermayeden alinan paralarin hali ile özel sahislar tarafindan da satislarini sabitlestiriyor;Mesela ben 10€ aldigim parayi begenmedi isem bunu tekrardan satisa sunuyorum ve 15€ satiyorum. Bunun gibi seyler,yani paranin kaynagi hali ile ben degil benden önceki TEKEL sermaye rantci sermaye oluyor.

Ebayin yan sirketleri dedim adeta bir kanser hastaligi gibi tüm dünyayi sarmis ve her ülkede kendi web sitesini acmis ,Ebay denetiminde ve markasinda olan sirketler.Mesela
Ingiltere den tutunda ABD ye ve hatta Kanada ya kadar EBAY bir tekeli yönetiyor.
Cok sükür bu sirketlerin icerisinde tek bir ayricalik göze carpiyor o da BIZIM GITTI GIDIYOR WEB SITESININ ADINI;MARKASINI VE HER TÜRLÜ HAKKINI EBAY A DEVIR ETMEMESI
ben bundan büyük bir mutluluk duyuyorum.Insa-Allah bu hep böyle kalir.

Bir ikinci sorun da,Osmanli nin hazinesinin büyük bir bölümünün Balkan ve Dogu avrupa Ülkelerinde kalmis olmasi,buralarda gerek yerel halk olsun gerekse diger RANTCI sermayenin olsun yaptiklari ve yaptirdiklari kazilar sonucu cikan eserlerin Almanya merkezli olarak türm Avrupaya dagitilmalari ve buradan da tüm dünya piyasalarini kontrolleri altina almalaridir.Buna nasil dur diyebiliriz ????????????????????????????????? coooooooooooooooook sorunlu bir is.
Mesela; Osmanli Paralarinin Türkiye de kurulacak bir Kurulus tarafindan degerlerinin tesbit edilmesi ve bunun kanuni yollarla siyasallastirilmasi olabilir.Bu bizim en dogal hakkimiz
bu eserler genellikle Türk asilli Vatandaslarimiz tarafindan satin alinmaktadir,Yabanci Rantci sermaye bu eserler üzerinden sadece spekulasyon yapmaktadir.


Sayin abiler,arkadaslar, Kolleksiyonerler ve ANADOLU NUMISMATIK FORUMU VE YAN KURULKUSLARI NIN IDARECILERI !!!!!!!!!!
Lütfen bu gidise bir dur diyelim ve Avrupa da ki Türk Vatandaslarimizi uyaralim aydinlatalim.Osmanli paralarinin deger bicildigi yer FRANKFURT MÜNZEN BÖRSE degil de
Türkiye Cumhuriyet Kolleksiyonerler ve Tarihi Eserler KUrumu olsun,yani bir sekilede bu eserlerimize sahip cikalim bu paralarin deger tesbitlerinin yapildigi yer ALMANYA degil buna bir son verelim.

Degerli katilimcilar,yukarida belirttigim gibi sorun cok büyük eger ben bu hususta hatali ve yanlis düsündü isem veya yanlis ibareler kullandi isem lütfen beni bu konuda daha fazla bilgilendirin.
alıntı

DEFİNE ARAMA ÇUBUĞU YAPIMI

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

ÇUBUK , İÇERİSİNDEKİ MALZEMELER ve bunlarla yapımılması hususu aşağıdaki gibidir.
GEREKLİ Malzemeler;
- 4 adet 25 cm bakır boru
-15 cm uzunluğunda pirinçten (sarı) yapılmış tüp bakır boru içerisine rahat girecek kalınlıkta ve bir tarafı kapalı, diğer tarafı alyan vidalı
-Civa (TEMİZ OLACAK)
-Altın 1 er gr.lık 2 adet
-Gümüş 1er gr.lık 2 adet (bu ölçü anlaşılsın diye gramla verilmiştir.)
-1 adet şırınga

Dikkat edilecek şey:malzem eleri sadece iki çubuğa konulacak diğer iki çubuk boş olacak


Dolu çubuklar + işaretlenecek ve dolu çubuklar sağ el ile boş çubuklar sol elde olacak.

4 ADET 25 Cm.boyundaki bakır boruların uç kısımları 2cm.ölçüsünde mengenede sıkıştırılarak ezilecek

bu kısımlar ( V ) şekline testere veya teneke makası ile getirilecek

bu işlemden sonra kesilen kısımlar eğe ile tesfiye edilmesinde fayda vardır..

Şırınga ile 4 çizgi ölçüsünde civa çekilecek

,her bir pirinç tüpün içerisine 2.şer çizgi olmak üzere enjekte edilecek,

içerisine 1 gr.altın ve 1 gr.gümüş eklenecek alyan anahtar ile vida ile sıkıca kapanacak,

sonra ağızları (V) şeklinde ki bakır borulardan 2 si alınacak birisinin içerisine hazırlanan prinç tüp konulacak

bu iki boru (V) YE YATAY olmak kaydıyla 2 cm. bu defa tüpün konulduğu taraftan diğeride boş olarak ezilecek

Kalan diğer iki boru nun birinin içerisine tüp konulacak

diğeri boş bırakılarak ayni şekilde 2cm bu defa (V) DİKEY OLARAK mengenede ezilecek.

ÇUBUKLARINIZ HAZIR.


KULLANIMINA GELİNCE ; iki kişi (biri yataydiğeri de dikey) olanları alarak karşılıklı duracaklar dolu olan çubukla sağ ellerde olmak üzere ( V ) şeklindeki yerlerine takılacak işaret ve baş parmak arasında ezilmiş olan uçtan düşmiyecek kadar serbest tutulacak,arama esnasında baş parmak ile çubuk arasına birebir aranacak malzeme örneği konulacak Bu güne kadar bu tür araçlarla yapılan aramalarda GENELDE İSTİKAMET BELİRLENMESİ amacında büyük faydalar sağlandığı kullananlarca ifade edilmiş ve arazide tatbikinde gözlemlenmiştir. ANCAK hedef olarak yerdeki nesnelerin bulunmasında öncelikle MİNERAL le karşılaşılmaktadır.
uzun çalışmalar sonucu mineral çekiminin meleke haline gelmesine müteakip diğer malzemeleri bulma şansınız daha fazla olacaktır.

Çubukları iki kişi kullanacak.karşılıklı tutulacak.ve elde tutulan çubuklar hafif şekilde ileriye itilecek çok hafif
çubuklar hedefi kendisi bulacak .kullanınca sizde fark edeceksiniz.


ÇUBUK HAREKETLERİ;
ÇUBUKLAR SAĞA YÖNELDİĞİNDE,İSTİKAMET SAĞ TARAF
ÇUBUKLAR SOLA YÖNELDİĞİNDE ,İSTİKAMET SOL TARAF
ÇUBUKLAR BAKLAVA ŞEKLİNİ OLUŞTURDUĞUNDA,HEDEF HEMEN ALTINDA
ÇUBUKLAR SAĞ SAĞA SOLDA SOLA AÇILDIĞINDA ,HEMEN ALTINDA BOŞLUK VAR demektir.
ÇUBUKLA DERİNLİK ÖLÇÜMLERİ;
Arama esnasında ÇUBUKLARIN BAKLAVA DİLİMİ OLUŞTURDUĞU VEYA AÇILIM YAPTIĞI MERKEZ İŞARETLENİR ÇUBUKLARIN KONUMU BOZULMADAN YÜRÜMEYE DEVAM EDİLİR BİRAZ SONRA ÇUBUKLAR BAŞLANGIÇ KONUMUNA GELECEKTİR. Burası ile baklava dilimi oluşturduğu işaretli yer arası ölçülür .BİREBİR DERİNLİK BULUNUR

ORTODOKSLAR VE KATOLİKLER ARASINDAKİ FARKLAR

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

Gerçekte Katoliklerle Ortodokslar arasında çok büyük bir farklılık yoktur. Temelde her iki kilise de bazı ufak öğretisel (teolojik) ayrılıkların dışında hemen hemen aynı öğretisel çizgiyi takip ederler. Bu iki kilise arasında var olan farklılıklar daha fazla bölgesel ve kilisenin yönlendirilişiyle ilgili farklılıklardır.

Hıristiyanlık içinde en yaygın ve en fazla üyeye sahip olan Katolik kilisesinin kuruluşu iddiasına göre bizzat İsa Mesih ve resulleri (özellikle Petrus ve Pavlus) tarafından olmuştur. Katolik kilisesi başlangıçtan bu yana sadık ve kesintisiz bir şekilde resullerin öğreti ve uygulamalarını devam ettirdiklerini iddia ederler. ‘‘Katolik'' kelimesi ‘‘evrensel'' demektir. Kilisenin yönetim merkezi Roma'da olup evrensel boyutlu olduğundan bu kilise ‘‘Roma Katolik Kilisesi'' adıyla bilinir. Bu kilisenin başında öleceği güne dek seçilip, Mesih'in görünür temsilcisi olarak kabul edilmiş bulunan ve Vatikan Roma'da yaşayan Papa bulunur.

KATOLİK ve ORTODOKSLARIN BİRBİRLERİNDEN AYRILMALARI

Bilindiği gibi ilk Hıristiyan kilisesi Pentikost günü Mesih tarafından vaat edilen Kutsal Ruh'un inanlılar üzerine gelmesiyle Yeruşalim'de kuruldu. Fakat Yeruşalim'in M.S. 70'de Romalılarca harap edilmesinden sonra baskılar nedeniyle, bu kiliseler başka bölgelere Avrupa'ya, yani batıya kadar yayıldı (Elçi.1:

O zamanlarda dünyada egemen olan politik güç Roma imparatorluğuydu. İlk üç yüzyıl boyunca Hıristiyanlar çeşitli ağır baskılara maruz kalmışlardı ama dördüncü yüzyılın başlarında (M.S. 312/3) Hıristiyanlığa dönen Roma imparatoru Konstantin'in emriyle Hıristiyanlara tam bir özgürlük sağlanmış ve böylece baskılar durmuş oldu. M.S. 395'de ise Roma imparatorluğu Doğuda Konstantilop (İstanbul) ve Batı'da da Roma şehirleri başkent olmak üzere ikiye ayrıldı. Yozlaşmaya başlayan Hıristiyanlık güç ardına koşmaya başlayıp, Batılılar Roma'nın, Doğulular da Konstantilop'un dinsel merkez olması gerektiğini ileri sürmeye başladılar. Roma devletinin desteğiyle günden güne güçlenen Roma kilisesinin rahibi kendisinin elçi Petrus'un halefi olduğunu, kilisenin tek evrensel şefi ve papası (babası) olduğunu bidirerek, Konstantilop patriğinin de onun yetkisini kabul etmesi gerektiğini ileri sürünce doğu kiliseleri buna karşı çıkıp birbirlerini aforoz ettiler ve bu şekilde 1054'te Batı'da Roma Katolik ve Doğuda da Ortodoks kilisesi oluşmuş oldu. Ortodoks kelimesi ‘doğru' anlamına gelip, doğru inanca veya görüşe sahip olan demektir.

Papa'nın yanılmazlığı ve evrensel yetkisinin kabul edilmemesinin dışında Ortodoksları Katoliklerden ayıran diğer bir kaç nokta da şunlardır.

Katolik kilisesi rahiplerinin evlenmelerini yasaklarken Ortodoks kilisesi rahiplerinin evlenmelerine müsade eder.

Katolikler Kutsal Ruh'un hem Baba'dan hem de Oğul'dan çıktığını ileri sürerken Ortodokslar Kutsal Ruh'un yalnızca Baba'dan, İsa aracılığıyla çıktığını ileri sürerler.

Roma Katolik kiliselerinde vaftiz uygulaması yalnızca su serpmekle yapılırken, doğu Ortodoks kiliselerinde bu tamamen suya daldırılmak suretiyle yapılıyordu.

Ortodokslar yalnızca resimlerle yetinmekteyken batı kiliseleri heykel veya statüler de yapıyor ve bunları da şereflendiriyordu.

Ortodokslar Rabbin Sofrasını ekmek ve şarapla yaparken Roma Katolikleri bunu yalnızca şaraba bulandırılmış kutsal ekmekle yapmaktaydı.

Ortodokslar ayinlerinde özellikle Yunancayı kullanırken, Roma Katolikleri Latinceyi kullanıyordu.

Ortodokslar bazı Hıristiyan kutlamaların Katoliklerden ayrı tarihlerde kutlarlar. Örneğin Katolikler İsa'nın doğuşunu 25 Aralıkta kutlarken Ortodoksluk sistemi altında olan Ermeniler 6 Ocağı kutlarlar.

Bu farklılıkların dışında bu iki kilise diğer bütün konularda hemen hemen aynı inanç sistemini paylaşmaktadır. Ortodoksların yoğun olduğu bölgeler doğu bölgeleridir. Ortodoks ve Katolikler arasında var olan bu ayrılık uçurumu tarih boyunca politik nedenlerden dolayı daha da derinleşti. Ama son dönemlerde Katolik kilisesi Ortodoksları yeniden kendi denetimine almak amacıyla çeşitli taktik ve atılımlarda bulunmuştur ve bu hala da devam etmektedir.

İncil'e Dayalı Protestanlarla Katolik ve Ortodokslar Arasıdaki Farklılıklar Nelerdir?



Söylediğimiz gibi gerçekte Katoliklerle Ortodokslar arasında (Ermeni resuli, Süryani kadim, Kildani vs...) çok büyük bir farklılık bulunmamakta, temelde bu kiliseler hemen hemen aynı öğretisel çizgiyi takip etmektedirler. Bu üç kilise içinde öğreti ve uygulamalarıyla farklılığı hemen göze batan kilise Mesih İnanlıları veya İncili Protestanlardır. ‘Protestan' kelimesi ‘protesto eden' anlamına gelip, kurulu kiliselerin İncil'den uzaklaşmış, İncil'e ters düşen öğreti ve uygulamalarını protesto ettiklerinden bu isim kendilerine verilmiştir. Katoliklerce uzun yıllar ‘‘sapkınlar'' olarak ilan edilen Protestanlar Vatikan II Konsülünden itibaren ‘ayrı kardeşler'' veya ‘‘kardeş kilise'' olarak görülmeye başlanmıştır.

Aralarında bulunan farklılıklara geçmeden önce Mesih İnanlılarının Katolik ve Ortodokslarla birlik içinde olduğu şu bir kaç noktayı vurgulamamız şüphesiz yararlı olacaktır

Tanrının varlığı, ebediliği, yüceliği ve üçlü-birliği, İsa Mesih'in yaratılamayıp ebediyen var olduğu, O'nun tam Tanrı ve tam insan olduğu.

İsa Mesih'in Kutsal Ruh aracılığıyla Meryem anadan mucizevî bir şekilde doğduğu, tamamen günahsız ve kusursuz olup, günahlarımız için haça gerilip öldüğü, üçüncü gün ölüler arasından bedenen dirilerek öğrencilerine göründüğü ve kırk gün sonra da diriliş bedeniyle göğe çıkması.

İsa Mesih'in ikinci kez görkemle yargı için geleceği, diriliş olacağı ve inananları cennete, inanmayanları da cehenneme atacağı

Kutsal Ruh'un bir etki olmayıp üçlü-birliğin üçüncü şahsiyeti olduğu.

Meleklerin ve aynı zamanda Şeytan ve cinlerinin ruhi şahsiyetler olarak var olduğu.

Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın esini olduğu vs...

Bu ortak noktaları vurguladıktan sonra şimdi Mesih İnanlılarını Katolik ve Ortodoksluktan ayıran temel öğreti ve özelliklerin ne olduğunu birlikte incelemeye geçebiliriz.

YENİ KARABAĞ ÇUBUĞU

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

YENİ KARABAĞ DEFİNE ÇUBUĞU İÇİN GEREKLİ MALZEMELER:

-100-120 cm arasi 7-10 mm lik bakir boru(rekor)
-demir tozu
-kurşun tozu
-alüminyum tozu
-toprak
-siyil ilacı(duoderm vb.)(eczanelerde vardır)
-10 cc lik enjektör

YENİ KARABAĞ DEFİNE ÇUBUĞUNUN YAPILIŞI:

-bakır boruyu alacaksınız
-bu bakır boruyu 4 eşit parçaya bölün.Daha sonra klasik bir şekilde
4 çubuğun birer ucunu ezerek çatal şeklinde kesin. Ve şuna çok
dikkat edin: Ucu çubuk tamamlandiğinda kaçırma sızma yapmasın!!
daha sonra çeşitli metal  tozları lazım, bunları toz halinde demircilerden bulabilirsiniz. diğerlerini kendiniz zımparayla yapabilirsiniz.olta kurşunlarıundan
metallerden 2 mercimek tanesi büyüklüğünde her çubuğa koyunuz
topraktan 3 mercimek tanesi her çubuğa koyunuz.
siyil ilacını eczanelerden bulabilirsiniz. Bize içinde barındırdığı asiti lazım.ilacın adi duoderm(salisilik-laktik asit) bu ilactan enjektörle 1'er cc çekin ve herbir çubuğa boşaltın
Ama önce şuna dikkat edin!!!!!
İlacı ilk çubuğa sıkınca arkasını  güzelce ezin ve sızdırmayacak şekilde kapatın
ilk çubukla işiniz bitmeden diğer cubuklara geçmeyiniz. Arkalarını ezerken 2'sini çubuğun uçlarındaki çatallara paralel aynı yönde ezin, diğer ikisinide çatallara
dik bir şekilde ezin ki tutuşta sorun yaşamayasınız.
-kapattiğiniz çubuğu iyice çalkalayınız...
-tüm işlemler bitince 1 saat beklemeye bırakınız.
-bu arada kontrol ediniz, sızma varmı diye.varsa sızdırmayacak duruma getiriniz.

not:bir iki gün sonra çubuklar çalışmaya başlar

ALTIN YAPIMI VİDEO

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

 <object width=Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar"425" height="343"><param name="movie" value="http://www.vidivodo.com/VideoPlayerShare.swf?u=BFRER1xBHw=="></param><param name="allowScriptAccess" value="always"><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.vidivodo.com/VideoPlayerShare.swf?u=BFRER1xBHw==" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="343" allowScriptAccess="always" ></embed></object>

Define Musallatı ve Definedeki Tılsımı Çözmek

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

Define Musallatı ve Definedeki Tılsımı Çözmek
Bilindiği gibi, insanların var oluşundan beri inançlar olmuş ve olmaya da devam edecektir. Definede her zaman duyuyoruz cin musallatı tılsım diye musallat olma, üç şekilde olur:
1. Cinlerin kendiliğinden sahiplenmesi
2. Cinlerin bekçi olarak bırakılması
3. Meleklerin bekçi olarak beklemesi
Cinlerin kendiliğinden sahiplenmesi
Bildiğimiz gibi, her maddenin bir enerjisi alanı var. Gömülerin de toprak altında yaydığı enerji alanı var. Cinler, bu enerjiden vitamin gibi yararlanırlar. Yâni aile olarak ne kadar enerjiye sahipse, o kadar hızlı hareket eder, o kadar zengin olurlar. İnsanların zenginliği gibi, cinlerin kendiliğinden sahiplendiği hazinelerde genel düşünce, böyledir. “Bu sahiplenilen hazineyi yine başka bir cin ailesi sahiplenemez mi?” diye aklımıza gelebilir.İster insan, ister cin soyundan bunlar alınmak istendiğinde savaşta galip gelen kazanır. Cin ailesi, az ise sayıca daha fazla fert ile saldırıp alınabilir. Fakat bu savaş, çok tehlikelidir ; tıpkı insanlarda olduğu gibi, kin duygusu cinlerde insanlardan daha fazla gelişmiştir. Siz ,on kişi; bir kişinin elinden zorbalıkla aldığınız malı, .malı alınan, sizi teker teker yakalayıp hesap sorma eyleminde bulunuyorsa, cinler için de aynı şey geçerlidir. Zorbalıkla alınan hiçbir para, hayır getirmez.
Cinlerin Bekçi Olarak Bırakılması
inanışlardan biri de, Hz. İsa’nın çarmıha gerilip öldürüldüğü yerden bir ağaç çıkar. Bu ağacın salgıladığı zamk, ağacın ağladığını simgeler. Bu, tütsü olarak yakıldığında, cinler, çıkarılan kokuyu çok seviyorlar. Nerede yanıyorsa bölge olarak hepsi oraya toplanırlar. Bunlar hazır olunca, defineyi gömerken cinleri musallat edecek kişi devreye girer. Gömülen bu hazinenin korunmasını ister. Cinler, ne zamana kadar sorusuna, devreye giren kişi, saat, tarih, zaman belirtmez. Şifreyi söyler; yani örneğin “Felçli biri gelecek ya da 7 kişi gelecek, şunları yapacak, ya da şunlar oluncaya kadar.” der. Daha sonra oradan ayrılır. O denilen gerçekleşmediği müddetçe, o para oradan alınamaz. Hiç mi alınamaz, tekrar aynı ayin gerçekleştirilir. İşin ehli, tütsüyü yakar, şifreyi öğrenir ve yapar.
Meleklerin Koruduğu Mallar:
Para, bir Müslüman tarafından gömülmüşse; bunları melekler korur. Kutsal emanetleri de öyle. Eğer gömüde haram varsa, bunları da Müslüman cinler korur. Bu parayı gömen insanın soyundan birisi, bu tılsımı bozmaktadır; fakat, o soydan bir insan, ayakta ve sağ ise, bir başkası bunu alamaz
Tılsım yapılarak gömülenler var, bilgileri nelerdir?
Tılsımları, yalnız o tılsımı bekleyen cin, Müslüman ise sizin okuduğunuz Kuran-ı Kerim’e saygı duyar. Hıristiyan ise, okunan İncil’e saygı duyar size izin verir. Eğer bunlar zıt ise; siz Müslüman, o Hıristiyan ise, hiç bir şekilde o defineyi  alamazsınız. Peki gizli ilimler ve havas kitaplarının faydası olmaz mı? Buradaki bilgiler, sadece Müslüman cinler içindir. Gayri Müslim bir cine okunduğunda etki etmez. Eğer etseydi, bütün cinler Müslüman olurdu. Bunlarla anlaşıp irtibat kuran insanların pazarlıkla anlaşabilme yöntemleridir ya da onların dinini öğrenip zoraki alınmasıdır. Defineyi bekleyen cinler Müslümansa, önce abdest almak, 7 ayrı kağıda Ayet-el Kürsi’yi yazıp bu kağıtları tespit edilen noktaya yerleştirmek için işin ehli kimseler gerekir. Bu işlemler yapıldıktan sonra, işin ehli, 7 tur definenin olduğu bölgeye daire çizerek bir kapı bırakır. Çalışma esnasında kimsenin konuşmaması gerektiğini telkin eder. 21 Nas, 7 Ayet-el Kürsi, 3 İhlas ve 1 Fatiha okunur
Hıristiyan cinlerin sahip olduğu tespit edilirse, İncil’den ayetler ve papazların ayin esnasında yaktığı tütsü yakılarak çıkartılabilir. Papaz ve İncil yok ise, kazan kişiler ..??( ..sırra vakıf olmak gerek.. ) yıkanır. Para, büyü ile koyulduysa cimentu buhur tütsüsü yakılır. Eğer para, dinsizler tarafından konmuş ise, tek yöntem savaşmaktır. Oradaki cinlerin sayısını öğrenip üç-dört kat cine sahip hoca ile çalışılmalıdır. Yahudi ve diğer dinlere tâbi olan cinler için, Hıristiyanlık’ta yapılan işlemin aynısı uygulanır
Cin padişahları ve ya askerleri tarafından korunan hazineler ise, hiçbir zaman çıkartılamaz. O paraların, Mehdi resûlün yeryüzüne ininceye kadar korunacağına söz verilmiştir. O bölgede kazı yapanların hayatı, tehlikededir ..
Kazıda duyulan sesler ve görüntüler
Kazıda, kazan kişiler neyden korkuyorsa, gördüğü cisim ona göre değişir. Örneğin; insan, yılandan korkuyorsa yılan, akrepten korkuyorsa akrep. İki kişinin de korkuları farklı ise; aynı cisim, korktukları şekle bürünür. Burasının büyülü olduğunu işaret eder. Görünen cismi orada kesmek gerek
Neden görüntü ya da ses yollarlar?
Cinler, orada beklemekten sıkılmıştır. Size şifre veriyordur. Altı-yedi metrede kurbağa yılan vs çıkabilir. Bu çıkan hayvanı altına dönüştürürseniz, büyük parayı çıkartabilirsiniz. Çıkan cisimler, en fazla 40 gün içinde altına dönüştürülmelidir. Dönüştürülemez ise, ilk çıktığı yere geri döner. Eğer hızla kaçan varlıklara dönüşmüşse (sinek, arı vs) bu varlıkları hemen öldürürseniz hemen altına dönüşür. Kaçanlar ise, o parayı gömen insanın soyundan olan eve gider. Eğer 7 gün içinde buhur ve ayin yapılmazsa bir daha alınamaz.
Eğer o parayı gömen kişinin soyunun evi, yedi günden daha fazla ulaşabileceği bir yerdeyse, tütsü ve diğer işlemleri yapmakla onları geri getiremezsiniz. 24 saatte içinde yapmak daha iyidir. Unutulmamalıdır ki cinler, insan zekasının ancak %10′una sahiptirler. İnsanlar düşündükleri zaman, beyinlerindeki enerji, dışarıya renkli ışıklar olarak yansır. Bunu bazı hayvanlar ve cinler görür. İnsanları yönlendirmesi ise bu zamanda olur. Bu âna da gaflet ânı denir. Örneğin, sabah evden markete ekmek almaya gittiniz. Daha sonra, marketi geçtiğinizi  fark ediyorsunuz ve ekmek alacağınız aklınıza geliyor. İşte bu an, gaflet ânıdır. Bu ânda, insanları yönlendirirler. İnsandan üstün oldukları güç, sadece budur.
Cinleri uzaklaştırmak ve bölgedeki büyüyü bozma için tertipler
1. Kazılacak yere 6 köşeli yıldız çizmek ve ortasını kazılınca büyüğünün ve cinleri kayboldukları biliniyor
2. 7 adet yeşil sedir, iki taş arasında dövülür. 2 litre suya konup üzerine 7 Ayet-el Kürsi, Kâfirûn, İhlas, Felak ve Nas sûreleri okunur ve bölgeye serpilir.
3. Yunus Sûresi 81-82, Ta’ha Sûresi 69, Araf 118-122 ayetleri bir tabak suya okunur ve bölgeye serpilirse büyü bozulur
4. 21 Yasin Sûresi’ni bölgede okumak
5. Başka bir çözüm: Fatiha, Ayet-el Kürsi, İhlas, Felak ve Nas sürelerini 70 kere o bölgede okumak.
6. Başka bir çözüm: Defne yaprağı’nın tütsü olarak yakılması ve 7 İhlas okunması
7. Başka bir çözüm: Beyyine Sûresi’nin, bir tabağa okunup bölgeye serpilmesi
8. Başka bir çözüm: 33 defa Fatiha Sûresi okunur.
9. En zor olan tılsımlar, büyü ve cinleri temizlemek için 789 kere Besmele, 70 Fatiha, 41 Yasin, 2200 kere Felak ve Nas, 41 kere Cin Sûresi, 1 kere Fetih Sûresi, 1 kere Ta’ha

HARFLERİ NUMARALANDIRMA YÖNTEMİ(KABALA)

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA


MAKEDONYA ALFABESİ

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA



ANADOLU TARİHİ KRONOLOJİSİ/ANADOLU MEDENİYETLERİ KRONOLOJİSİ

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

Anadolu Tarihi Kronolojisi
 
 
kkkh.png
 

 Uygarlıklar

 

  • Akadlar
  • Sümerler
  • Hitit İmparatorluğu
  • Asurlular
  • Fenikeliler
  • Lidyalılar
  • Hurriler
  • Frigyalılar
  • Urartular
  • Bitinya Krallığı
  • Doğu Roma İmparatorluğu
  • Osmanlı Devleti
  • Trabzon Rum Devleti

ANTİK KORUNMA SEMBOLLERİ

DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

Agrippa’nın  pentagramı: Beş köşeli yıldız içerisinde aynı şekli almış erkek  figürü. Yüksek benlikle iletişimi artırmak için ve hem görünür, hemde görünmez  saldırılardan korunmak için kullanılırdı.





Bast: Genelde kara bir  kedi olarak tasfir edilirdi. Antik Mısır’da Bast (yada Bastet) evi ve aileyi  negatif güçlerden koruma amaçlı kullanılırdı.






Yengeç: Astrolojik olarak  yengeç sembolü astral saldırılardan korunma amaçlı  kullanılmıştır.




Kelt Haç’ı: çember içinde eşit köşeli haç temel alınmak  üzere birçok farklı dizaynı vardır. Her tür spritüel saldırıdan korunma amaçlı  olarak kullanılır.





Şeytan Tuzağı: Çember içerisine içeri doğru yazılmış  spiral şekilli (saat yönünün tersine) İbranice yazılardan oluşur. Demonları  içerisine hapsettiğine inanılır. Asur orjinli bir  semboldür.



Köpek: kuzey Amerika Kızılderilileri için  bedensizlerden korunma tılsımıdır. Köpeklerin öteki dünya ile aramızda olan  kapıda durduklarına ve yaşayanları ölülerin gazabından koruduklarına  inanırlar.

Elk: Psişik saldırılar için kullanılan bir tür rün’dür  (Algiz) üzerinde taşındığında ruhlara kaşı defans saladığı gibi bilinmeyenle  yüzleşirken cesareti artırdığına inanılır.






Horus’un gözü: Mısır’ın nazardan ve kötü gözden korunmak  için olan önemli tılsımlarından biridir.






Üçgen içinde göz: Horus’un gözüne benzer olarak kötü  gözden ve kıskançlıktan korunmak için olan bir tılsımdır.





Şahin: Bir Kuzey Amerika  sembolüdür. Yüksek spritüelliği sembolize eder ve astral yetenekleri  güçlendirdiğine ve astral boyuttaki negatif varlıkları uzaklaştırdığına  inanılır.

Gaia: Bir tanrıça figürü. Genel olarak auradaki negatif  enerjileri temizlediğine ve enerji toplamamıza yardım edeceğine  inanılır.






Balık: Kuzey Amerika Kızılderili kültüründe balık, bir  başkasının büyü gücüne karşı çıkmayı simgelerdi.

Kurbağa: Kuzey Amerikada  medyumluğu sembolize ederdi. Aurayı temizlediğine ve güçlendirdiğine  inanılırdı.

Hagal: İnanca göre, “H��? harfine benzeyen bu rün,  astral saldırılar da dahil olmak üzere birçok saldırıyı  engeller.




Ingwaz: Bu rün, elmas şekline benzer. Kötü gözlerden  korur.






Jaguar: Maya sembolü olan jaguar, insanı kötü düşünce  formlarından koruduğu gibi şaman güçlerini yükseltmek için de  kullanılırdı.

Şanslı El: Kültürden kültüre farklılık göstermesine  karşılık Şanslı El genel olarak avucu açık, avucunun içinde pentagram, göz,  ve/veya Zodyak sembolü olan bir el dir. Bedensizlerin saldırılarından koruduğuna  inanılır.





Griffin: Griffinlerin fiziksel görünümü aslan vücutlu  ve kartal başlıdır. Bazı versiyonlarında kanatlıdır. Antik yunan kaynaklı  mitolojik bir varlıktır ve karanlık güçlere karşı koruma sağladığına inanılır.  





Mannaz: Bu koruyucu rün “M��? harfine benzer. Yaratıcı  ile aradaki bağı temsil eder.





“Om��? Sembolü: meditasyon yaparken de seslendirilen  “om��? sesinin Sanskritçe yazılmış halidir. Aurayı temizlediğine ve psişik  saldırılardan uzak tuttuğuna inanılır.





Pentagram: “Druidlerin ayağı��? olarak da bilinir.  Genel olarak kötü enerjiyi gönderene geri göndermek ve kötülüklerden korunmak  için kullanılır.






Kuzgun: Kuzey Amerika Yerlileri Kara büyüden korunmak  için kullanmıştır.

Sagittarius: Psişik vampirlerin enerji emmesine engel  olduğuna inanılan astolojik bir “okçu��? sembolüdür.





Akrep: Cadı büyülerine karşı kullanılan astolojik bir  semboldür.






Güneş: Karanlığın karşı sembolüdür. Hemen hemen bütün  kültürlerde vardır.

Thor’un çekici: kötü şansa ve kötü göze karşı bir  korumadır.





Kaplumbağa: astral boyutta diğerleri tarafından  görülmemek için kullanılmış bir semboldür.

Uruz: Norveç rünlerinden  bir tanesidir. Ters “U��? şekline benzer. Yüksek benlik ile bağlantıyı  kuvvetlendirir ve astral saldırıları engeller.





Virgo(başak): astrolojik sembol olarak başak, covenleri  korur (ruhsal özgürlükleri açısından)





Kurt: Kuzey Amerika Yerlileri tarafından Bedensizlere  karşı koruma sağladığına inanılırdı.

Porsukağacı: Kötü  düşüncelere karşı zihni korur. Eiwaz rünü, aynı zamanda porsukağacını simgeler  ve tılsım olarak taşınır.

TRAKYA EFSANELERİ

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn
DEFİNE--DEFİNECİLİK-DEFİNE İŞARETLERİ-DEFİNE İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE HARİTALARI-HAZİNELER-DEDEKTÖR-DEFİNE ARAMA ÇUBUKLARI YAPIMI-GPR-ALTIN-GÜMÜŞ-ELMAS-TILSIM-GİZEMLER-GÖMÜ-SİKKE-CİN-EŞKİYA BELGELERİ-MEZAR TÜRLERİ-HÖYÜK-TÜMÜLÜS-KAYA MEZARI-MEDENİYETLER-EFSANELER-DESTANLAR-BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK-KEHANET-ÜNLÜ EŞKİYALAR-ARKEOLOJİ-TARİHTE PARA-TAKILAR-DOĞAL TAŞLAR-DARPHANE-MÜZELER HAKKINDA BİLGİLER-DİNİMİZ İSLAM-DEFİNE HABERLERİ-TÜRK DÜNYASI-MİTOLOJİ-HEYKEL-ANTİK MISIR-ANTİKA NÜMİZMATİK-TÜRKİYEDE ARKEOLOJİ-ANTİK BÖLGELER-ANTİK KENTLER-TARİH VE TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİMLER-HORASAN-ÖLÇÜ VE AĞIRLIK BİRİMLERİ-ÖLÇME ALETLERİ-TARİHİ TİCARET YOLLARI-EBCED HESABI-İŞARET ÇÖZÜMLERİ-DEFİNE ARAMA YOLLARI-GİZEMLİ DEFİNERİ BULMA-HORASAN ÇÖZME-KAYA MEZARLARI- MEZAR-ROMA SİKKE-BİZANS SİKKE-GREEK SİKKE-TARİHİ ANTİK SİKKE VE PARALAR-ARKEOLOJİ VE DEFİNECİLİK ÜZERİNE HER TÜRLÜ BİLGİ DEFİNE SIRLARINDA

Ali Taşı Efsanesi

Yöre: Batı Trakya

Karyemiz Demircik'te, "Ali Taşı" isminde gayet yüksek, uçurumlu, üç-dört minare yüksekliğinde, dimdik bir taş vardır. Yüksekliği kadar genişliği de vardır.
Ali Taşı adını almasının sebebi: Çok eski zamanlarda oralarda yabani keçi ve yabani tekeler varmış. Karyemizden Ali isminde birisi, birgün, bir torba mısır unu ile karışık tuz alıyor. Bir de uzun ve geniş bir de tahta alıyor. Doğru taşın üstüne çıkıyor. Tahtanın bir ucuna doğru bir kilo kadar tuz ile karışık mısır unundan döküyor ve tuzlu mısır ununu döktüğü tarafı uçuruma doğru uzatıp, diğer boş olan tarafı bir taş ile bastırıyor... Keçiler, tuzlu una gelip tahtanın üstünden yürüyerek, uçurum tarafına geçtikleri zaman, ağır gelip aşağıya düşüyor. Ali de aşağıda bıçak ile bekleyerek hayvan düştüğü zaman kesip, yüzüyor ve evine götürüyor. Bu işi çok defa yapıp tekrarlıyor. Bir çok defalar böyle hayvanları öldürtüp beş minare yüksekten tahta ile beraber kırdırıyor.

Bu işi senelerce yaptıktan sonra bir gün yine tahtayı yerleştirirken: "Yeter Ali Yeter.. Artık bırak bu işi... Yeter..." diye bir ses işitiyor. Ali, bu sesten korkuyor ve hemen kaçıyor... Bu işi altı ay kadar terk ediyor... Altı aydan sonra yine gidiyor... Bu sefer taşın üstünde tahtayı yerleştirirken kendi düşüp parçalanıyor. Nâmı nişanı kalmıyor. O zamandan beri bu taşın ismi "Ali Taşı" kalıyor.

Yer: Demircik Köyü-İskeçe
Kişi: Abdullah Dede
(Nokta, 7.10.1988, İskeçe)

ESKİŞEHİR

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn
Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.

ESKİŞEHİR

Bugünkü Eskişehir ili, Eski ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kentti. Arap kaynaklarında ise şehrin adı Darauliya, Adruliya ve Drusilya olarak verilmiştir. Dorylaion, antik kaynaklarda önemli yolların kavşak noktasında kaplıcaları ile ünlü, ticaret ile zenginliğe kavuşmuş bir Frigya (Phrygia) şehri olarak geçer ve şehrin kurucusu olarak Eretrialı Doryleos gösterilir.

Özellikle Bizans çağında önem kazanan kentte imparator Justinianos'un yazlık sarayının varlığından söz edilir. 19. yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıklan gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir'in 3 km. kuzeydoğusunda, Porsuk Çayı'nın kuzeyinde yer alan bugünkü adıyla Şarhöyük ören yerinin antik Dorylaion şehri olduğunu saptamışlardır. Burası 17 m. yüksekliğinde, 450 m. çapında Orta Anadolu'nun orta büyüklükteki höyüklerinden biridir. Burada 1989 yılında itibaren Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi adına Prof, Dr. A. Muhibbe Darga başkanlığında bir ekip tarafından arkeolojik kazılara başlanmıştır. Halen devam etmekte olan kazılarda, höyükte şimdilik Osmanlı Döneminden ilk Tunç Çağı'na kadar geri giden sürekli bir yerleşmenin olduğu saptanmıştır.

Dorylaion - Şarhöyük, Bizans'ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış ancak 1176'da Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan'nın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos'u mağlup etmesinden sonra kent, Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük'ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur. W. M. Ramsay'in bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze uzanmıştır.
Tarihi
İç Anadolu Bölgesi&#8217;nde bir il merkezi olan Eskişehir&#8217;in, doğu ve güneydoğusunda Ankara, güneyinde Konya ve Afyonkarahisar, batısında Kütahya ve Bilecik, kuzeyinde Bilecik, Bolu ve yine Ankara illeri bulunmaktadır. Sakarya Nehrinin yukarı kesiminde yer alan Eskişehir&#8217;in doğu ve kuzeyindeki doğal sınırını Sakarya Nehri oluşturmaktadır. Eskişehir, Sakarya ve Porsuk Nehirlerinin suladıkları geniş düzlüklerle bunları çevreleyen dağlardan oluşur. Porsuk Ovası; kuzeyden Bozdağ ve Sündiken Dağları, güneyden Sivrihisar Dağları ve Türkmen Dağı&#8217;nın doğu uzantılarıyla çevrilir. Ova, Kütahya il sınırından Eskişehir il merkezine kadar oldukça eğimli, dar bir vadi şeklindedir. Porsuk Çukurluğu olarak adlandırılan bu bölüm, il merkezine yaklaştıkça genişlemeye başlar. Ovanın, Muttalip ve Sultandere köyleri arasında yaklaşık 13 km. ye ulaşan genişliği, doğuda Çavlum Köyü yakınlarında daralır ve l km.ye kadar iner. Ovanın genişliği, bu yöredeki Sepetçi ve Fevziye Köyleri arasında 21 km. ye ulaşır. Daha sonra yeniden daralmaya başlar. Ova, özellikle Refahiye Köyü&#8217;nden sonra dar bir vadiye dönüşür. Porsuk Ovası&#8217;nın batı uzantısı, Sarısu Ovası olarak adlandırılan bir ovada noktalanır. Sarısu Çayı&#8217;nın her iki yanında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır. Sarısu Ovası, kuzeyde Bozdağ, güneyde Küçük Türkmen Dağı ile çevrilidir. İnönü&#8217;nün kuzeyinden başlayan ova, doğu yönüne akışlıdır ve fazla eğimli değildir. Sarısu Ovası&#8217;nın en geniş yeri İnönü ile İstasyon arasındadır. Burada yaklaşık 4 km. genişliğe ulaşır. Doğuya gidildikçe yavaş yavaş daralır. Sarısu Ovası, Okubalı yöresinde bir boğazı aştıktan sonra yeniden genişler. Ova, Eskişehir il merkezi yakınlarındaki Karagözler Köyü&#8217;nün batısında Porsuk Ovası ile birleşir. İlin güneybatısında yer alan Yukarı Sakarya Ovası, Porsuk Ovası&#8217;ndan sonra Eskişehir&#8217;in en geniş düzlüğüdür. Yukarı Sakarya Ovası; kuzeyden Sivrihisar Dağları ve Türkmen Dağı&#8217;nın kuzey uzantıları, batıdan Türkmen Dağı&#8217;nın doğu uzantıları, güneyden ise Emirdağ ile çevrilidir. Bu ovanın başlangıçta 14 km. olan genişliği, Sivrihisar&#8217;ın kuzeyinde 4 km. ye düşer. Ovadaki en belirgin yükseltisi, Mahmudiye İlçesi&#8217;nin batısındaki Kırgız Dağı&#8217;dır (1.301 m.). Yukarı Sakarya Ovası&#8217;nın en geniş yeri Aksaklı ve Yukarı Kepen Köyleri arasındadır.

Eskişehir il alanı daha çok platolar ve dağlarla kaplıdır. İldeki yaylalık alanlar Türkmen Dağı&#8217;nın doğu uzantıları ile Bozdağ, Sündiken Dağları üzerinde bulunmaktadır. Porsuk ve Sakarya Havzalarını birbirinden ayıran Sivrihisar Dağları üzerinde de yaylalar vardır.

Sakarya ve Porsuk havzaları ile bu havzaları çevreleyen dağlardan oluşur. Bu nedenle, il toprakları ana vadiler ve bu vadilerle birleşen çok sayıda küçük vadilerce parçalanmış durumdadır. Havzanın sularını toplayan Sakarya Irmağı&#8217;nın aktığı vadi, Sakarya Vadisi adını alır. Bu vadi, Sakarya Irmağı&#8217;nın ilk kaynak alanlarında, yani Türkmen Dağı kütlesinin doğu uzantıları üzerinde dar ve derindir. Seyitgazi yöresinden sonra, vadi tabanı genişler ve doğuda Ankara il sınırına kadar uzanır. Bu bölümde, vadinin geniş tabanı üzerinde Yukarı Sakarya Ovası yer alır. Sakaya Vadisi, Ankara il sının yakınından kuzeye dön er ve Porsuk Çayı ile birleşir. Vadinin bu kesimine Orta Sakarya Vadisi denir.

Eskişehir&#8217;in en önemli akarsuları Sakarya Nehri ve onun kollarından olan Porsuk Çayı&#8217;dır. Çifteler İlçesi sınırlarında Sakaryabaşı denilen yerden çıkan Sakarya Nehri Bardakçı Suyu ile, sonra Seydisu ve Sarısu ile birleşerek güneydoğuya doğru akar. Çakmak Köyü yakınında Ankara - Eskişehir arasında il sınırını oluşturarak kuzeye yönelir daha sonra da Porsuk Çayı ile birleşir ve kuzeye doğru akar. Sarıyer Barajı&#8217;ndan sonra akışı batıya döner. Porsuk Çayı Murat Dağı&#8217;ndan ve Kütahya&#8217;dan gelen iki ayrı koldan oluşmuştur. Bu çay ilin kuzeyinde Porsuk Çayı ismini alır. Kunduzlar, Kargın Deresi, Ilıcasu, Mollaoğlu Deresi, Sarısu, Keskin-Muttalip dereleriyle birleşir, Pürtek Çayı&#8217;nı da içine alarak Sakarya Nehri&#8217;ne ulaşır. Bu akarsular üzerinde Porsuk Barajı, Sarıyar Barajı, Musaözü Barajı, Gökçekaya Barajı, Dodurga Barajı bulunmaktadır. İlin yüzölçümü 13.652 km2 olup, toplam nüfusu 706.009&#8217;dur.

Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgeleri arasında bir geçiş noktasında bulunan Eskişehir ilinde Ege ve İç Anadolu&#8217;ya özgü iklim özellikleri görülse de, sert bir kara iklimi hakimdir. Kışlar sert ve süreklidir. Yaz ayları ise gündüzleri sıcak, geceleri serindir. Eskişehir İli&#8217;nde hakim olan kara iklimine karşın, Sarıcakaya Vadisi&#8217;nde Akdeniz İklimi özelliklerini gösteren "mikroklima" hakimdir.

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayii ve madenciliğe dayalıdır. Türkiye&#8217;nin önde gelen gelişmiş illerinden biri olan Eskişehir&#8217;in zengin bir tarımsal potansiyeli vardır. Büyük ölçüde makineleşmiş olan tarımda modern yöntemler kullanılmaktadır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa, şeker pancarı, patates, yulaf, soğan, ay çiçeği ve nohuttur. Ayrıca Orta Sakarya Vadisinde susam ve pamuk yetiştirilmektedir. Sarıcakaya ve Mihaliçcik ilçelerinde sebzecilik ve meyvecilik ileri düzeydedir. Hayvancılık 1950&#8217;den sonra önem kazanmıştır. Başta İstanbul olmak üzere tüketim merkezlerine canlı hayvan, et ve süt ürünleri, yumurta, deri, bal ihraç etmektedir. Büyük baş hayvanlardan sığır, küçükbaş hayvanlardan koyun ve tiftik keçisi yetiştirilir.


Maden kaynakları bakımından oldukça zengindir. Lületaşı, asbest, magnezit, bor ve perlit işletilmektedir.

1950&#8217;lerden sonra sanayi oldukça gelişmiştir. İlde büyük devlet işletmelerinin yanı sıra yerel sermaye yatırımları ile gerçekleşmiş çok sayıda özel kuruluş bulunmaktadır. Bunlar gıda, makine-imalat ve taş ile toprağa dayalı sanayilerdir. Sanayi kuruluşlarının hepsi Eskişehir&#8217;de toplanmıştır.

Eskişehir yöresinde yapılan kazılar, Kalkolitik Çağa kadar inen bir yerleşimi göstermektedir. İl sınırları içerisinde Demircihöyük başta olmak üzere höyükler, Pesinius (Ballıkaya), Naceloea (Seyirgazi), Midas (Yazılıkaya), Iustinianopolis (Sivrikaya),Eodoxias (Gümüşkaya), Dorylaion (Şarhöyük) gibi antik kentler bulunmaktadır.


Yörede İ.Ö. 3000-2000 arasındaki İlk Tunç Çağı ile İ.Ö. 2000-1500 dönemindeki Orta Tunç Çağından kalan yerleşim alanları bulunmaktadır. Bu dönemde, Asur tüccarlarının, yöre sınırlarına dek etkin oldukları bilinmektedir. Burada yapılan kazılarda, Hitit İmparatorluğu dönemini de kapsayan Son Tunç Çağına ait (İÖ 1460-1200), az sayıda da olsa Hitit yerleşim merkezinin varlığı saptanmıştır. Yazılıkaya&#8217;da yapılan kazılarda tespit edilen höyüklerin büyük bir kısmında Hitit Çağına ait kültür belgeleri bulunmuştur. M.Ö. 1200 yıllarında, Anadolu&#8217;daki Hitit egemenliğine son vererek, geniş bir alana yayılan Frigler, Eskişehir Ovası, Sakarya Nehri kolları ile Ankara&#8217;nın doğu ve batı bölümlerini kapsayan, güçlü bir krallık kurmuşlardır. Merkezi, Polatlı yakınındaki Gordion olan bu krallığın, güçlü bir siyasi yapısı olduğu görülmektedir. Bu tarihlerde kurulan Pessinius (Ballıhisar), Midaeum (Karahöyük), Dorylaiun (Eskişehir-Şarhöyük), Yazılıkaya (Midas) şehri gibi Frig şehirleri de Eskişehir&#8217;in il sınırları içindedir. Frigya tarihinin en bilinen kralları, Gordion ve Midas&#8217;tır. Kral Midas, Frigya İmparatorluğu&#8217;nu kurmuş ancak bu imparatorluk kısa ömürlü olmuştur. (M.Ö. 725-675) Asurlularla Urartular arasındaki toprak kavgaları Frigler&#8217;in bölgede kesin denetim kurmalarını sağlamış ancak, İÖ VIII.yüzyılda güçlenen Lydia&#8217;nın baskısı ve ardı kesilmeyen Asur akınları sonucunda güçsüzleşen Frigya egemenliği VII.yüzyılda Kimmerler tarafından yıkılmıştır. Eskişehir yöresi, İÖ 676-546 arasında Lydia yönetimi altında kaldı. Büyük İskender bölgeden geçerek Gordion Krallığını yıkmıştır. Büyük İskender&#8217;in ölümünden sonra Gordion şehri yine büyük savaşlara sahne olmuştur. Bunun nedeni, şehrin konumuyla ilintilidir. Anadolu&#8217;yu kontrolleri altında tutmak isteyen pek çok komutan, ordularıyla birlikte Gordion şehrini istila etmeye çalışmıştır. Galatlar, ardından da M.Ö. 189 yılının sonlarında Romalılar bu bölgeyi ele geçirmiştir. Özellikle Romalılar, Gordion şehrini yeniden restore ederek, eski parlak günlerine dönmesini sağlamıştır. Uzun bir süre basit bir köy olarak ayakta kalmayı başaran Gordion, sonunda muhteşem bir şehir haline gelmiştir.

Bizans çağında önem kazanan kentte imparator Iustinianus&#8217;un yazlık sarayından söz edilmiştir. XIX.yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıkları gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir&#8217;in 3 km. kuzeydoğusunda, Porsuk Çayı&#8217;nın kuzeyinde yer alan bugünkü adıyla Şarhöyük ören yerinin antik Dorylaion şehri olduğunu saptamışlardır. Burada 1989 yılında itibaren Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi adına Prof, Dr. A. Muhibbe Darga başkanlığında bir ekip tarafından arkeolojik kazılar yapılmıştır. Burada İlk Tunç Çağı&#8217;na inen bir yerleşmenin olduğu saptanmıştır.

Malazgirt Savaşı&#8217;ndan (1071) sonra doğudan gelen Türkler, 1074 yılında Eskişehir&#8217;i almışlar, doğudan gelen Türk boylarını durdurmak isteyen Manuel Kommenos, bunda başarılı olamayınca batıya doğru çekilmek durumunda kalmıştır. Alparslan ve I. Kılıçarslan zamanında Eskişehir, Haçlı Orduları&#8217;nın geçiş yeri olmuştur. Dorylaion - Şarhöyük, Bizans&#8217;ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış ancak 1176&#8217;da Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan&#8217;nın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos&#8217;u mağlup etmesinden sonra, Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük&#8217;ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur. W. M. Ramsay&#8217;in bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion&#8217;un kalıntılarına Eskişehir ismi verilmiş ve bu isim günümüze kadar gelmiştir.

Bizans çağında önem kazanan kentte imparator Iustinianus&#8217;un yazlık sarayından söz edilmiştir. XIX.yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıkları gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir&#8217;in 3 km. kuzeydoğusunda, Porsuk Çayı&#8217;nın kuzeyinde yer alan bugünkü adıyla Şarhöyük ören yerinin antik Dorylaion şehri olduğunu saptamışlardır. Burada 1989 yılında itibaren Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi adına Prof, Dr. A. Muhibbe Darga başkanlığında bir ekip tarafından arkeolojik kazılar yapılmıştır. Burada İlk Tunç Çağı&#8217;na inen bir yerleşmenin olduğu saptanmıştır.

Malazgirt Savaşı&#8217;ndan (1071) sonra doğudan gelen Türkler, 1074 yılında Eskişehir&#8217;i almışlar, doğudan gelen Türk boylarını durdurmak isteyen Manuel Kommenos, bunda başarılı olamayınca batıya doğru çekilmek durumunda kalmıştır. Alparslan ve I. Kılıçarslan zamanında Eskişehir, Haçlı Orduları&#8217;nın geçiş yeri olmuştur. Dorylaion - Şarhöyük, Bizans&#8217;ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış ancak 1176&#8217;da Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan&#8217;nın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos&#8217;u mağlup etmesinden sonra, Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük&#8217;ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur. W. M. Ramsay&#8217;in bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion&#8217;un kalıntılarına Eskişehir ismi verilmiş ve bu isim günümüze kadar gelmiştir.

Selçuklular 1289&#8217;da bölgeyi Osman Gazi&#8217;ye vermişlerdir. Orhan Gazi döneminde ise bir süre Karamanoğullarının eline geçen Eskişehir, Sultan I.Murat tarafından yeniden Osmanlı topraklarına katılmıştır. XVII.yüzyılda yörede Celalî İsyanları olmuş ve bastırılmıştır. XIX.yüzyılda Hüdavendigâr (Bursa) vilayetinin Kütahya sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Eskişehir&#8217;e, Kafkasya, Kırım, Romanya ve Bulgaristan&#8217;dan gelen göçmenler yerleştirilmiştir.

I.Dünya Savaşı sonrasında buradaki demiryolu hattını denetlemek isteyen İngilizler Ocak 1919&#8217;da Eskişehir&#8217;i işgal etmişlerdir. Ancak Kuvayı Milliye&#8217;nin baskısı ile Mart 1920&#8217;de bu işgale son vermişlerdir.


stratejik konumu, iç çalışmalardaki rolü, Anadolu&#8217;yu istila etmiş olan Yunan Ordusu&#8217;nun Orta Anadolu&#8217;ya geçişinin eşiğini oluşturması ve yeni devletin kuruluşuna katkılarıyla önem kazanmıştır. Bundan sonra Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve bir süre Yunan ordularının karargâhı olmuştur (1921). 1921 yılında Eskişehir&#8217;e 40 km. uzaklıktaki İnönü&#8217;de, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları yapılmıştır. Stratejik konumu bakımından önem taşıyan Eskişehir&#8217;in, Yunanlılar tarafından elde tutulması son derece önemliydi. Bu yüzden Kurtuluş Savaşı&#8217;nın en önemlilerinden olan, Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir Savaşları, Eskişehir &#8217;de gerçekleşmiştir. Kurtuluş Savaşı&#8217;nın sonlarında Büyük Taarruzla birlikte 2 Eylül 1922&#8217;de bu işgale son verilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1925&#8217;te il merkezi olmuştur.
Tarihi Alanlar
Eskişehir&#8217;de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Çifteler Yazılı Kayalar (Midas), Seyitgazi Kalesi, Sivrihisar Kalesi, Sivrihisar Ulu Camisi (1275), Sivrihisar Hoş Kadem Camisi (XIII.yüzyıl), Alaeddin Camisi (1220), Kurşunlu Camisi ve Külliyesi (1525), Setit Battal Gazi Külliyesi (XIII.yüzyıl), Sivrihisar Ulu Camisi (1275), Sivrihisar Hazinedar Mescidi (XIII.yüzyıl), Sivrihisar Kılıç Mescit Camisi, Sivrihisar Mülk Köyü Türbeli Mescidi (XII.yüzyıl), Sivrihisar Gecek Ulu Camisi (1175), Sivrihisar Hamam Karahisar Camisi (XIII.yüzyıl), Mihalıçcık Yunus Emre Anıtı, Şeyh Edebali Türbesi (XIII.yüzyıl), Yunus Emre Türbesi, Seyit Gazi Eyvan Türbesi (XIII.yüzyıl), Üryan Baba Türbesi, Sucaeddin Veli Baba Horasani İlyas Türbesi (XVI.yüzyıl), Himmet dede Kümbeti (1229), Alemşah Kümbeti (1327-1328), Hoca Yunus Kümbeti, Seyit Gazi Selçuklu Hamamı (XIII.yüzyıl), Sivrihisar Seyitler hamamı (1490), Sivrihisar Hamamkarahisar Hamamı (1175), Seyit Gazi Bardakçı Köyü Hamamı (XV.-XVI.yüzyıl), Seyit Gazi Kervansarayı, Sivrihisar Gecek Köyü Çeşmesi, Sivil mimari örneklerinden Yeşil Efendi evi bulunmaktadır. Ayrıca Erler, Kıymet, Şengülcük, Yenice Kaplıcaları; Aslanlı Mabet, Doğanlı Kale, Gerdek kale Mağaraları; Seyit Gazi yakınında Büyük yayla, Çifteler İhsaniye Köyü yakınında Sakaryabaşı, Alpi bucağı yakınında Taycılar mesireleri bulunmaktadır.
Eskişehir, târihî eserler ve tabiî güzellikler bakımından zengindir. Şifâlı kaplıca ve içmeleri ve modern konaklama te&#8217;sislerine sâhiptir.

Sivrihisar Kalesi: Bizanslılar tarafından yaptırılmıştır. Altı adet kapısı olan bu kalenin ancak yeraltı depoları, sarnıç ve yer üstü tahıl anbarı günümüze ulaşabilmiştir.

Alâeddîn Câmii: İl merkezinde bulunan câmi, Selçuklu Sultânı Birinci Alâeddîn Keykubat tarafından 1220&#8217;de yaptırılmıştır. 1262&#8217;de Gıyâseddîn Keyhüsrev&#8217;in tâmir ettirdiği bu câmi, ilk yapıldığı devirden günümüze kadar çok tâmirâtlar görmüş, sâdece minâresi tâmir edilmeden gelmiştir.

Kurşunlu Câmi ve Külliyesi: Odunpazarı semtindedir. Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde yaptırılmıştır. Vezir Mustafa Paşa tarafından yaptırılan külliye, câmi, kütüphâne, aşhâne ve medreseden meydana gelmiştir. Mîmâr Sinan&#8217;ın eseri olduğu tahmin edilmektedir. Câminin yanında 20 odalı medrese, bir kütüphâne ve aşhâne vardır. Büyük kubbesi kurşunla kaplı olduğundan bu isim verilmiştir.

Ulu Câmi: Sivrihisar&#8217;da Selçuklu devrine âit kıymetli bir eserdir. 1275&#8217;te Selçuklu Emiri Mikâil bin Abdullah yaptırmıştır.Anadolu Selçuklu sanatının en güzel eserlerindendir.

Haskadem Câmii: Sivrihisar&#8217;da 13. asır sonlarında, Anadolu Selçuklu hazinedârlarından Necibüddîn Mustafa tarafından hanımı için yaptırılmıştır. Minâresi Anadolu&#8217;nun ilk Selçuklu eserlerindendir.

Kurşunlu Câmi: Sivrihisar&#8217;da 1343&#8217;te Hoca İbrâhim tarafından mescid olarak yaptırılmıştır. 1492&#8217;de Şeyh Yusuf tarafından genişletilerek câmi hâline getirilmiştir.

Şeyh Edebâli Türbesi: Odunpazarı mezarlığındadır. Osman Gâzinin kayınpederi olan Şeyh Edebâli&#8217;nin türbesidir. On üçüncü asırda yapılmış olup, 19. asırda tâmir ettirilmiştir. Şeyh Edebâli&#8217;nin türbesinin Bilecik&#8217;te olduğu kabûl edilmektedir.

Seyyid Battal Gâzi Türbesi ve Külliyesi: Türbe, câmi, medrese, imârethâne gibi bölümlerden ibârettir. Tepe üzerindedir. Emevîler zamânında İslâm ordularının başında Bizans&#8217;a karşı insan üstü kahramanlıklar gösteren ve &#8220;Nakaleia&#8221; önünde şehid düşen bir İslâm büyüğüdür.Türkler Nakalein&#8217;e Seyitgâzi ismini vermişlerdir. Câmi ve külliyeyi 13. asır başında Gıyâseddîn Keyhüsrev yaptırmış ve 1511&#8217;de İkinci Bâyezîd zamânında esaslı bir şekilde onarılmıştır. Seyyid Battal Gâzi Medrese ve İmârethâne Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Yûnus Emre Türbesi: Mihalıççık&#8217;ın Yûnusemre köyündedir.Yûnus Emre&#8217;ye âit olduğu söylenen kabir, Yunanlılar tarafından yıkılmıştır. 1949&#8217;da türbe ve çeşme yeniden yapılmıştır. Türbenin kıyısından demiryolu geçmesi üzerine 1971&#8217;de bugünkü türbesi yapılarak buraya nakledilmiştir.

Yazılıkaya (Midas Şehri): Han ilçesinin Yazılıkaya köyündedir. Çok sayıda yazılıkaya anıtları, yeraltı geçitleri vardır. Kral Midas&#8217;ın mezarının burada olduğu söylenmektedir. Dünyâca meşhur bir yerdir.

Pessinus (Ballıhisar): Sivrihisar ilçesine 16 km uzaklıkta Ballıhisar köyündedir. İzmir&#8217;i, Ankara&#8217;ya bağlayan (kara yolu) üzerinde Frigler ve sonrasına âit eserler vardır. Bölgede Frig (Kybele) Tapınağı, Bizans Kilisesi ve tiyatro harâbeleri bulunmaktadır.

tekirdag malkara tarihine ait gömüler

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn
Bizans dönemine ait paha biçile-meyen kral tacını satmaya çalışan 3 kişilik tarihi eser çetesi operasyonla yakalandı.


Bizans dönemine ait olduğu belirtilen paha biçilmez altın tacı yurtdışına kaçıramayınca Türkiye'de satmaya çalışan tarihi eser kaçakçıları, alıcı kılığına giren Mali Şube dedektifleri tarafından kıskıvrak yakalandı. Bursa bölgesinde yapılan kaçak kazılarda bulunan paha biçilmez bir altın tacın yurtdışına kaçırılacağı ihbarını alan İstanbul Mali Şube dedektifleri, tarihi eser kaçakçıları ile irtibat kurdular.

Kadıköy'de büyük randevu

Defne yaprağı şeklindeki taca çok yüksek fiyat isteyen alıcılarla anlaşmaya varan dedektifler, Kadıköy'deki buluşma yerine gittiler. Kendilerini ‘koleksiyoncu işadamları’ olarak tanıtan dedektifler, tarihi eser kaçakçıları Yalçın Demir, Nazmi Özçelik ve Şakir Küçükkurt ile son pazarlığı yaparken çevrede değişik kılıklara girip önlem alan ekipler harekete geçti.

Tarihi Kuran'ı Kerim şoku

Aışveriş biteceği sırada kıskıvrak yakalanarak gözaltına alınan tarihi eser kaçakçıları şaşkına döndüler. Bursa'da bir kişiden aldıkları tacı yurtdışına kaçırıp satmayı planladıklarını söyleyen Yalçın Demir, Nazmi Özçelik ve Şakir Küçükkurt'un Topkapı Müzesi'nden çalınan 11. yüzyıl Selçuklu dönemine ait Kuran'ı Kerim ile ilgili yürütülen operasyonlar nedeniyle bunu gerçekleştire-medikleri bildirildi.


Satamadan yakalandılar


Edirne jandarma ekipleri ellerindeki tarihi eserleri pazarlamak isteyen 2 kişiyi suçüstü yakaladı. Tekirdağ'ın Malkara İlçesi'nde muhasebeci Recep Süvari (35) ile lokantacı Şahin Akgün' ün (24) elindeki çeşitli dönemlere ait tarihi eserleri pazarlamaya çalıştığı ihbarı üzerine jandarma ekipleri harekete geçti. Piyasa değeri 60 milyar lira olan Roma dönemine ait 647 sikke, Eros kabarması, Bizans dönemine ait topraktan yapılmış insan figürü, Osmanlı dönemine ait 6 sürahi, Osmanlı dönemine ait 5 kase, 2 mühür, 7 ibrik, Roma dönemine ait 1 heykel, 56 Osmanlı sikkesi, 36 Yunan sikkesi, 3 ayaklı káse, 1 altın arama cihazı bulunan sanıklarla irtibata geçildi. Eserlerin satışı için fotoğraflarını Almanya'ya gönderen sanıklar, pazarlık sonrası teslim sırasında jandarma tarafından yakalandı.



Sahte heykelleri, orjinal diye satmaya kalktılar

SELÇUK Efes Arkeoloji Müzesi'nde bulunan 3 heykelin kopyasını yapıp, Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'nde polise satmaya kalkan 4 kişi yakalandı. Polis, ilçeye gelen bazı kişilerin ellerindeki antik 3 heykele müşteri aradığını duyunca, temasa geçti. 19 yaşındaki Halil Çelepli, 39 yaşındaki Mehmet Cengiz, 28 yaşındaki Adem Adıyaman ve 34 yaşındaki Korkmaz Kayar, Panthes, Minerva ve Serapis heykelleri için polisle 150 bin dolara anlaştı. 4 dolandırıcı, daha sonra heykellerle birlikte suçüstü yakalandı. 

son moda altın hasır bilezikler

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn

Dünyada ilk altın paranın basıldığı ve ilk altın takının yapıldığı yer olarak  bilinen Anadolu’nun tarihi birbirinden gözalıcı takılarda ortaya çıkıyor.  Trabzon’un hasır örmesi, Kayseri’nin burması, geçmişin göznurunu bugünlere  taşıyor. Anadolu takılarının tarihi Milattan Önce 3000’lere dayanıyor.  Alacahöyük’te ortaya çıkarılan altın kolye, broş, bilezik, kemer, heykel ve  kaplar, dönem insanlarının kuyumculuktaki hünerini gözler önüne seriyor.

Aynı topraklar üzerinde Hititler’den sonra yaşayan Urartulara da  Anadolu’nun kuyumcuları demek yanlış olmaz. Onlar, hálá kullanılan granülasyon,  döküm ve kabartmayla eşsiz objelere imza attılar. Kral Midas’ın ülkesi Frigya,  Lidyalılar, Helen ve Roma uygarlığı, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı ustaları da  Anadolu’daki takı sanatına yeni boyutlar kattılar. Geçmiş uygarlıkların birikimi  şimdi Anadolu’nun farklı kentlerinde gelecek kuşaklara aktarılmak üzere  sürdürülüyor. Modern kuyumculuk ise geleneksel el sanatlarını değişik  tasarımlarla günümüze taşıyor. Geçmişin sanatını içinde barındıran Anadolu  takıları, Atasay’ın ‘Zaman Geçer Altın Kalır Yaşayan Anadolu Takıları’ kitabında  bir araya geldi. Kitapta, yılların birikiminin yanı sıra, takı tekniklerinin  günümüze uyarlanmış örnekleri de fotoğraflarla yer alıyor.

Mardin’den  baş takıları ve gerdanlıklar Mardin kuyumculuğunun en çarpıcı örnekleri  saçlara takılan ‘baş takılar’nda görülüyor. Midyat’ta ise hálá telkari ustaları  var. Gümüş ya da altın telle hazırlanan gerdanlıklarda bazen mercan, kehribar,  boncuk da kullanılıyor.

Eskişehir’in cebesi MÖ 4000’den günümüze  gelen kültürel mirasıyla efsaneler diyarı olarak bilinen Eskişehir’de ilk göze  çarpan lüle taşı takılar. Ancak altın da Eskişehir’de farklı bir güzellik  buluyor. Tel işlenerek yapılan ‘cebe’ler göz alıyor. ‘Cebe’nin yeni versiyon  bilezik ve gerdanlıklarda, kilitlere toka ya da çiçek motifleri ekleniyor.  Kırmızı garnet ve safirle bezeli takıların da görüldüğü Eskişehir’de incili  küpeler kentin klasiği.

Trabzon’un hasır örmesi Ünü ülke  sınırlarını aşan ‘hasır örme’ ile yapılan bilezik, gerdanlık, kolye, küpe ve  kemerler göz kamaştırıyor. Hasır örmenin günümüz versiyonlarında değerli  taşlarla süslemelere de yer veriliyor

Kayseri Burması Kayseri’nin  ünlü ‘burma’sı son sanatkar Hamdi Ünlüel’in ölümünden sonra ne yazık ki tarihe  karıştı. Şimdilerde Kayserili kuyumcular, zorda kalıp, burma bileziğini satmaya  gelenlerin eserlerini bozmayarak, burmayı gelecek kuşaklara aktarmaya  çalışıyorlar. Burmaların çifti 250-900 gram arasında geliyor ve genellikle 22  ayar altından yapılıyor.

Erzurum’da kaşlı burma ve oltu taşı  Türk-İslam uygarlığının etkisiyle gelişen Erzurum kuyumculuğunda, burma  bileziklerin ‘kaş’ denilen kilit kısmı, çiçek, kuş gibi motiflerle süsleniyor.  Oltu taşı ise çoğunluğu ajur tekniğiyle yapılan takıları bezemenin yanı sıra  gümüş imameli tespihlerde kendini gösteriyor. Kakma tekniğiyle hazırlanan  kemerler de bu kentin gözdelerinden.

Konya’da Mevlana Bileziği  Mevlana türbesine yapılan ziyaretlerle, Selçuklular dönemindeki kuyumculuk  günlerine geri dönen Konya’da en çok rağbet gören modeller, Mevlana başlığı  biçiminde sikkelerle bezenen yüzük, küpe ve kolyeler. Kalın ve ince tellerin  örülmesiyle oluşturulan Mevlana bileziği ise kentin en çok bilinen el sanatı  örneği.

Şanlıurfa’dan frenkbağı kolye ve akıtma bilezik Kadın  takılarına ‘hışır’denilen kentte ‘ahıtma’ yani ‘akıtma’ bilezikler en önemli  yeri kaplıyor. Geçmişte gelinlerin başa taktıkları ‘frenk bağı’ ise günümüzde  kolye olarak tasarlanıyor.

Gaziantep’te çeşit çok Telkariden  savata birçok tekniğin uygulandığı Gaziantep kuyumculuğunda gümüş başı  çekiyor.


Gaziantep’te gümüş işlemelerinin altına aktarılamaması ve mesleğe  meraklıların azalmasıyla, takı geleneği yok olma aşamasında. Kentin kuyumculuk  klasiklerinden ‘hasır örme’ ise bugüne kadar gelebilen ender  sanatlardan.

Diyarbakır’da kişnişli ve hablı gerdanlıklar  Diyarbakır’dan günümüze ulaşan takılar arasında hasır bilezikler başı  çekiyor. Çiçek motifli zincir ve zincirden sarkan kürelerle oluşturulan  gerdanlıkların, küçük kürelerle süslü olanları ‘kişniş’, büyük kürelerle süslü  olanları ise ‘hab’ diye adlandırılıyor.

Beypazarı’nda telkari  Ankara Beypazarı, ‘pıt pıt’ ve ‘telkari’ ile üretilen takılarıyla nam  salmış. Hititler’den günümüze kraliçelere, hanımefendilere takılar üreten  Beypazarı’nda altın kadar gümüş de işleniyor. Beypazarı’nın geleneksel üretimi  20’nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren telkari üzerine oturdu. ‘Kafes  telkari’ ve ‘serbest telkari’ tekniğiyle birbirinden güzel takıların yanı sıra,  tabak, fincan zarfı ve şekerlik gibi süs eşyaları da  yapılıyor.

Kahramanmaraş’ta Türkmen takıları: Yerleşik düzene  geçen Türkmen aşiretlerinin etkisindeki Maraş kuyumculuğunda, öne çıkan diğer  takılar Maraş burması, yıldızlı ve koruklu bilezikler. Türkmen saç  aksesuvarlarından esinlenerek yapılan kolyeler de bu sanatın güzelliğini  günümüze taşıyor.



DEFİNE İŞARETLERİN ANLAMLARI VE ÇÖZÜMLERİ‎ İŞARETLERİN DİLİ VE ÇÖZÜM YÖNTEMİ‎

place here to learn-treasure place here to learn-treasure-defıne defıne defıne defıne sıgnal sıgns-solutıons-map-defıne path defıne-detector-cın-magıc-defıne search bars made-metals-charm-bury-bandit-defıne of documents-mound-tumulus-bandits- mystery of money-jewellery-defıne-archaeology-hıstory museums-ıslamıc-defıne natural stone-sculpture-news-mythology-antıque-archaeology-ancıent cıtıes-regıons-ancıent trade routes-horasan-ebced-sıgnal solutıons-defıne search-roman-byzantıne maps-green coıns only defıne to learn
DUA-CİN--BÜYÜ-TILSIM-SİHİR-NAZAR-MUSKA-YILDIZNAME-HALÜSÜNASYON-DUA NEDİR-TILSIM NEDİR-TILSIM ÇEŞİTLERİ-BÜYÜ NEDİR-BÜYÜ ÇEŞİTLERİ-SİHİR NEDİR-SİHİR ÇEŞİTLERİ-BATIL İNANIŞLAR-CİN MUSALLATI NEDİR-DİNİMİZ İSLAM-ŞİFALI BİTKİLER-SAĞLIKLI YAŞAM-ASTROLOJİ-GİZEMLİ İLİMLER-İSLAMDA BÜYÜ-DEFİNE-DEFİNECİLİK-DEFİNEDE BÜYÜ VE TILSIM-CİNLER VE GİZEMLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME SİTESİ...

Her işaret define işareti değildir aşağıdaki bu yazıda işaretler hakkında temel bilgiler yer alıyor ,,
İŞARETLERDE ORTAK NOKTALAR
İşaretleri üç katogeriye ayırmak gerekir.
A- Bölgeyi doğrulayan işaretler.
B-
Gömülerin bulunduğu belli bölümün bölge haritası durumunda
olup,definenin işaretlerini gösteren bölge haritası diyebileceğimiz
aynı kayada birkaç işaretten oluşan işaretlerimiz.

C- Defineye yakın, defineyi gören, definenin yönünü, yerini ve definenin bulun
duğu arazinin dahi yüzölçümünü veren işaretler.
A.) Bölgeyi doğrulayan işaretlere örnek işaretler olarak
a.1-) Terazi işareti: namlı köprüyü verir.
a.2-) Klavuz taşları namlı yolları verir.
a.3-) Kayada geniş açılmış kanallar ve o kanallarla kesişen ince oyma çizgiler:
Bu işaretler de yöredeki dere ve onlarla kesişen patika yol etraflarında gezilmesini anlatan yönlendirici işaretlerdir.
B.) Gömülerin bulunduğu belli bölümün bölge haritası durumunda olup,
definenin işaretlerini gösteren bölge haritası diyebileceğimiz aynı kayada birkaç işaretten oluşan işaretlerimiz.
b.1)
Aynı kayada birkaç tane canlı cansız ve geometrik işaretlerin
bulunduğunu birçok arkadaşımız görmüştür. Aynı kaya da istavroz, V,
oyma delik ve üçgen gibi.

C.) -
İşaretler genellikle gömünün bulunduğu araziyi şekli ve metre kare
cinsinden ölçümünü verir. İşarete olan bu arazinin orta merkezine olan
uzaklığını da verir.

İşaret aynı zaman da pusula gibidir. Mutlaka her işarette yön vardır.
c.1-) Örnek işaretler :
U, Ok, V, yılan, istavroz, Kartal, Ayak İzi, tırnak İzi, tüfek, tabanca ve sayamadımız diğer işaretlerde.
İŞARETLERDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR VE ORTAK NOKTALARI :
İşaretlerin
ortak noktası canlı cansız ya da geometrik işaretlerde mutlaka V, U ya
da O vardır. Kısacası define yeri bu harflerde şifrelenmiştir. Bu
harfler gömünün bulunduğu yerin açısını, uzaklığını vermektedir. Ölçü
birimi olarakta 70 cm. arşın ve 23 cm. karış kullanılmıştır. Mesela
kollatı V işareti yapan bir heykelde kollar eşit değilse kolların
uzunluk farkı alınır sonra 70 ile çarpılır.

U
İşareti : U işaretleri karşımıza bazen hilal ay, U şekli iki U’nun
birleşik şekli, su yalağı, hayvan figürlerinde karın boşluğu ve
ayakların konumu , açılmış kanatların yaptığı şekli U, boynunu bükerek
öne doğru şekli olarak U yapan insan ve hayvan fiğürlerinde
görmekteyiz. Ayrıca U şeklinde kıvrılmış yılan ve mağara içlerinde
yapılarda yağ koyma yeri diye yorumladığımız U yine ters ve düz olarak
karşımıza çıkmaktadır. bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.

U
başlı başına bir define işareti olup, genelde mağara, kaya mezarı ve
mahsenlerde şıkça kullanılmıştır. İster harf ister canlı ve isterse
cansız figürlerde kullanılmış olsun U işareti şifre olup, yön ve
uzaklık mesafesini verir. U işareti ters, düz, sağa sola aşağı ve
yukarı meğilli olarak karşımıza çıkmaktadır. U işareti duruş şekline
göre yön vermektedir. Ters ve düz oluşu ile de aşağı veya yukarı
seviyede olduğunu vermektedir.

Sırası
ile; Düz U: Düz U açı istikametinde ki kendisine benzer tepe, punt gibi
yüksek seviyede bulunan malın işareti olup, orta merkezden mlaın olduğu
tam nokta tespit edilebilir. Malın olduğu yer ile işaret arasındaki
mesafeyi bilmek için ise: aynı taş üzerinde U işaretini destekleyici,
tamamlayıcı ikinci işaret (ölçü verici) yoksa U’nun açık kısmı yani

açısı ölçülür ve çıkan rakam 70 ile çarpılır bulunan rakam cm.,metre cinsinden uzaklığı vermektedir.
V
İŞARETİ – V işareti geometrik bir işaret olup, hem yön ve hem mesafeyi
verir. V işaretinin de U işaretinde olduğu gibi kamufle edilebilme
özelliği çok fazladır. V işaretinin çözümü açı istikametinde malın ya
da 2. mala en yakın işaretin bulunmasında klavuz işarettir. V işareti
ayrıca Volcan Voyvoda’nın isim baş harfi olmasından da ayrı bir özellik
kazanır. Gömüler genelde tabii işarete sahip alanlarda sert zeminlerde
defnedilmişlerdir. Bunlara örnek dere çatakları, dere kıvrımları ilk
sırada yer alır. Ayrıca doruk tepelerde ve çok namlı klavuz taşlarına
da sahip Bağdat yolu ya da bağlantı kanı yollarına defnedilmişlerdir.
Dere kenarlarında ya da çataklarındaki parayı en iyi V işareti
şifreler.

Şöyle
ki; V işareti bazen karşımıza Y şeklinde çıkmaktadır. Bu 2 derenin
birleşerek akmasının haritası olduğu gibi dere çatağındaki gömüyü de
şifrelemektedir. Bazen Y şeklinde olan işaret karşımıza köpek, tavşan
ya da keçi tırnak izleri dediğimiz noktalanmış şekliyle çıkmaktadır.
Noktaların arası tebeşirle birleştirildiğinde Y şekli çıkmaktadır. V
işareti bazen karşımıza canlı figürlerde bacak duruşu, gaga, kuyruk
şeklinde de çıkmaktadır. Örneğin çatal dilli yılan, V şeklinde balık ve
yılan kuyruğu, kartal, tavuk gagası birer V yapmaktadır. İnsanlarda kol
duruşu, bacak duruşu V yapar. Parası genelde mağara, mahsen olup bol
miktardadır. Büyük çoğunlukla U ve V işaretleri ve O işareti oyma
işaretlerdir. Ama istisnaları vardır. Bazan kabartma
olmaktadır.Kabartma olması şifreyi değiştirmemekte sadece aşağıda
ayrıntılı olarak anlatacağım ama arazi ve para ile işaret arasındaki
seviyeyi belirlemekte olup, son derece şeytanice şifrelenmiştir.

V
işaretleri bazen karşımıza ok, mızrak bazende dikdörtgenin içinde
çıkmaktadır. Bu hususlar sitemizde işaret bazında tek tek açıklanacak
olup şu ana kadar yazdıklarım genel prensipleridir. Mutlaka işaretin
çözülebilmesi için bilinmesi gereken hususlardır.

Vazen V beş anlamındadır. V’nin sivri ucu istikametinde 5 adım atılarak gelinen nokta araştırılır.
Bazen V işaretinin açık uclarının arası ölçülür. Ölçülen her cm 1 adım olarak V’nin sivri ucu istikameti araştırılır.
O
(DAİRE) İŞARETİ : O ya da dire dediğimiz işaretler üzerinde herhangi
bir açı ve yön verici ikinci işaret olmadıkça parası kendisindedir.
Kapalı işarettir. Kapatmıştır. Yani geometriksel bir tanımlama olan
daire dışarı atmamaktadır. İşaretler de neyin daire olduğunu ya da
hangi figürün daire değil de arazide örneğin harman yeri gibi dairesel
düzlüğü şifrelediğini iyi analiz etmek gerekir. Daire zaten çizimden
daha ziyade karşımıza ************a olarak çıkmaktadır. Örneğin
değirmen taşı, sofra taşı gibi Bazı canlı işaretlerde de birbirlerine
sarılmış yılan O yapar ama dikkat çekmesin için öpüşür gibi
yapılmışlardır. Oysa şifresi dairededir. Parası kendindedir. Parası
kendinde olan gömüyü arkadaşlar ya bulunduğu taştan ya da 3 metre güney
tarafından almak mümkündür.

Bazı
yerlerde yuvarlak oyma vardır ve içide oyulmuştur tepsi gibi bunlar
daire olarak algılanmamalı. Bu tür işaretler genelde zirve tepede ya
harman yerini ya da evliya mezarını verirler. Zaten yuvarlak daire
işaretlerde müjde para saklıdır. Para da kendisindedir.

İŞARETLERDE ORTAK NOKTALAR
HER İŞARETTE MUTLAKA O-U-V VARDIR. BU ÜÇ HARF YA DA GEOMETRİK ŞEKİLLERE SAHİP OLMAYAN İŞARETLER DİREK PARAYI GÖTÜRÜR
ARAZİDE İŞARET BÜYÜKSE PARAYA OLAN MESAFESİ UZAKTIR. ŞAYET İŞARET KÜÇÜKSE MAL YAKINDIR.
GİZLİ İŞARETLERİN PARASI EN FAZLA 9 METRE MESAFEDEDİR.
GİZLİ
İŞARETLERDEN KASIT, TOPRAK ALTINDAN ÇIKAN İŞARETLER, TAŞIN EN ALTINA
YAPILMIŞ İŞARETLER. KAPALI MAĞARA İÇİNDEKİ İŞARETLER. TOPRAKTAN ÇIKAN
BOŞ KÜPLER VS.

VOLCAN
PARASI HEP KAYA İÇİNDEDİR. ASLA BOŞ TOPRAK İÇİN DE VE 1 METRE
DERİNLİKTE BOSTAN BAHÇE PARASI GİBİ DEĞİLDİR. MUHTEŞEM İŞARETLE VE
İŞÇİLİKLE YAPILAN ÇALIŞMALAR SONUCU PARALAR GERÇEKTEN BULUNAMAZ TARZDA
GÖMÜLMÜŞTÜR.

VOLCAN
VOYVODANIN İMZASI (Z) BU ARKADAŞLAR KRAL VOLÇANIN YANİ İKİ V BİRLEŞİMİ
DEFİNEYE YAKIN GİZLENMİŞ YA DA TOPRAK ALTINDAN ÇIKAN İŞARETLER

01-
Genelde gömüye 7-8-9 metre mesafe de ve gömünün kıble tarafında gizli
işaretleri bulunmaktadır. Bu husus tamamında değilse bile genellikle ve
de mutlaka işareti vardır. İşaret olarak ise; topraktan büyük oyma
(delik), bakır çubuk, külden, kömürden iz, yol, su kanalı, kuru kanal
ve boş küp bulunmaktadır.

01-a.) BOŞ KÜPLER VE ŞİFRESİ ; Boş küpler yatay, dikey veya ağzı aşağı vaziyette bulunmaktadır.
Yatay duran küplerde para yeri agız kısmının baktığı yön olup, bu yönde güney batı istikametidir.
Dikey
duran küplerde ise ; mutlaka zemin arazinin küpün bulunduğu araziden
bir iki kademe yüksekte olduğudur. Zaten yön olarakta güneybatı yönü
öncelikle düşünülmelidir.

Ağzı
aşağı duran küplerde ise; mutlaka biraz derinde küpün tam altında müjde
parası olup, 7 ila 9 metre mesafede de anaparası bulunmaktadır. Yön
olarak ise güneybatı yönü olup, zaten küp üzerinde o yöne bakan
tarafında mutlaka bir farklılık vardır.

02-b.)DEĞİRMEN
TAŞLARI toprak altında bulunurlar ve altında mutlaka müjdesi vardır
yine ağzı aşağı küpler gibi aynı şifrededirler. Ana parası güney batı
yönünde 7-9 metre mesafededir.

03-c.)
DİBEK TAŞLARI toprak altında olup, şayet dibek kullanış şeklinde yani
altı altta, ağız kısmı üstte çıkar ise; 7 ila 9 metre güneybatı
istikametinde hafif kabarık alan aranır düz zeminden 50 cm. ila 2 metre
kadar yüksek alan aranır malı ordadır. Alt kısmı orta merkezinde murc
ile noktalanmışsa müjde parası altındadır.

Dibek
taşı alt kısmı üste ağiz kısmı aşağı bakar vaziyette çıkar ise mutlaka
altında müjde malı ve 7 ila 9 metre uzaklıkda güneybatı yönünde düz
alanda ana parası vardır.

04-d.)
SU KANALLARI, KÖMÜR, KİREÇ VE KİREMİT GİBİ CİSİMLERLE YÖN VERME Gömü
noktasına 9 metre kuzeydoğudan güneybatı yönüne doğru iz olarak başlar
ve mala götürür. Ama bu 9 metrelik maratonda bu izler, kanallar 2 ye
hatta 3 e ayrılırlar ama sonuçta mutlaka mala götürürler. istikamet
olarak daima güneybatı yönüne giden iz, yol takip edilmelidir.

Önemle
şunu vurgulamak isterim ki; bu materyallerden herhangi birisi çıktığı
zaman o yerin kodlanması, çıkan gizli işaretin duruş şekli yön de
dikkate alınarak resimlenmesi ya da not edilmesi gerekmektedir. Bu tür
işaretler değirmentaşı, küp ağzı (O) kategorisindeki işaretlerdir.

Gizli İşaretler (Çalışma Yerinden toprak altından Çıkan ************alar)
İşlem
gören yerlerde, yer altından çıkan yılan makeki mala olan uzaklığı,
yönü veya tünel var ise; tüneli vermektedir. Baltacık taşı, ücgen
taşlar yada canlı cansız figürler daima işlemi doğrulayıcı ve yönü
verici işaretler olarak kullanılmışlardır. Hazine gömen çete geniş
kadro ve imkana sahip olduklarından gömü alanını çok geniş eşmişler
mala doğru da dört bir yandan gizli işaretlerle yol vermişlerdir. Bu
yollar gizli maket işaretleri kök boyalı taşlar, karasakız, sarı kum,
kül, kirec, su kanalları gibi maddeler olup, bizler kazı esnasında şunu
daima hatırlarsak muvaffakiyet bizden kacmayacaktır arkadaşlar. Malı
daima ya orta merkeze ya da tam güneye defnetmişlerdir. Zaten mala bu
işaretler bizi getirecek olup, aşırı iş gücü harcamamak için kazı
esnasında işlem gören yerin sınırı bulunduğunda 4 metre orta merkezden
kazıya devam etmekte yarar vardır.

KÖMÜR
KUYULARI : Bazı bölgelerde düz tarlalarda yüzeyde toprağın karamsı
olduğu, eştikce 20,25 metrekarelik alanlarda kömürün ya da demir
cürüfünün yoğun çıktığını, zamanında da orada taş yığını olduğunu
bilmekte ya da denk gelmekteyiz. Bu yoğun kömür olan kuyularda mutlaka
gömü vardır. Eşkiya belgesinde bu yöntemin sık sık kullanıldığını,
parayı gömdükten sonra pelişt agacını üzerinde yaktıklarını, demir
cürüfü ile üzerini kapattıklarını yazmaktadır. Bu tür gömülere de
kayada yuvarlak oyma yapılmış içte parmak kırılmak süreti ile V acısı
verilerek yer noktalanmıştır.

KİREÇ
KUYULARI : Kireç kuyuları genelde dere cataklarında, kale yerlerinde
sık sık kullanılmıştır. Belirli aralıklarla 3 kuyu yapılmış olup,
hepsinde para bulunmamaktadır. Kireç kuyularının 2 tanesi boş iken orta
kuyuda para bulunmaktadır. Yine kireç kuyularına uzak işareti ayak izi,
yakın işareti yuvarlak oyma olarak yapılmıştır.

GEMi
KANCASI : Bu genelde işaretin bulunduğu mevkide bir gömünün
mujdecisidir. Ayrıca bu işaret korsanlar tarafindan yapilmiştır.

YILDIZ
: 4 uçlu yıldız tehlike habercisi ve 6 uçlu yıldız ise büyük bir
tuzağin habercisi, ayrıca gezegenlerin yönünüde belirlemek için
yapilmiş da olabilir. En uzun uç tarafini takip ederiz

HARFLER ve SAYILAR :
Harflerden
OR ORO ve G harfi kaynaklara göre altını sembolize eder ve işaretlerin
nihayetinde ters bir ( S ) harfi bulursak büyük bir define habercisidir.

Bir (
Ω ) harfi bir tepe yi gösteren işarettir. Sağinda ve ya solunda küçük
murc işareti bulunan ( X ) işareti definede tılsım olayının
habercisidir.

Bir (
Y ) işaretinin orta çizgisi biraz yukarıda ve de yanında küçük murç izi
bulunursa gömünün 1 den çok tuzak içerdiğini gösterir.

( 7 ) sayısı altın ve ya define işaretlerinden biri olmakla birlikte ( 7 ) rakamin ucu yön verebilir.
ÇİZGİLER : Düz işlenmis bir çizgi ise bu bize istikamet verir.
1 veya daha fazla dalgalı çizgiler su yönünde araştırma yapmamıza olanak verir.
Yatay 2 çizgi ve ortasında dikey çizgiler ve çizgilerin içinde küçük daire işareti mağara girişinin habercisidir.
Dikey 2 çizgi ve ortasında yatay çizgiler ve çizgilerin içinde bir daire işareti tuzaklı bir mağara girişinin habercisidir.
Yatay
2 çizgi ve 4 dikey çizgilerin dışında küçük daire işlemi var ise bu
bize çevrede ağzi tıpalanmiş bir mağaranin bulunduğunu haber eder.

4 dikey ve 1 yatay çizgi define içeren bir mezarın işaretidir.
3 dikey ve 1 yatay çizgi